Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/18542 E. 2018/11746 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18542
KARAR NO : 2018/11746
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 4.12.2018 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili; 24.01.2005 tarihinde davacılar murisi … kullandığı minibüs ile davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın çarpışması şeklinde gerçekleşen kazada davacılar murisi … vefat ettiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 1.000,00 TL olmak kaydı ile 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, yine her bir davacı için 3.000,00 TL olmak üzere 18.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi itibari ile işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili; 24.04.2005 tarihinde dava değerini … yönünden 41.271,87 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı …Ş. vekili; davalı sürücünün maddi yönden kusursuzluğunun ceza dosyasında ortaya çıktığını ve kararın kesinleştiğini, bu nedenle kesinleşen beraat kararının bu dava açısından da bağlayıcı nitelikte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı sanığa kusur atfının bulunmadığı yönündeki ceza mahkemesi kararının maddi olay ve kusur durumu açısından mahkemece ispatlı kabul edilmesi gerektiği, aksi düşüncenin yargısal birliğin zedelenmesine yol açacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı yana ait aracın sürücüsünün, desteğin ölümüyle sonuçlanan kazada etkili ve sorumluluğuna yol açan kusurlu eyleminin bulunduğu iddiasıyla davalı tarafa husumet yöneltmiş; davalı taraf, desteğin ölümüyle sonuçlanan kazada davalı sürücünün kusuru bulunmadığını ve bu hususun ceza davasında verilen kararla saptandığını savunmuş; mahkeme ise, davalı sanığa kusur atfının bulunmadığı yönündeki ceza mahkemesi kararının maddi olay ve kusur durumu açısından mahkemece ispatlı kabul edilmesi gerektiğini gerekçe göstererek davalı sürücüye kusur atfının mümkün bulunmadığı yönündeki ceza mahkemesi kararı doğrultusunda hüküm tesis etmiştir.
Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; kaza tespit tutanağına göre kaza, davacılar desteği … yönetimindeki minibüs ile seyretmekteyken önündeki aracı sollamak istediği sırada karşı yönden gelen davalı yönetimindeki kamyonun sağ ön kısmına kendi aracının ön kısmı ile çarpması şeklinde gerçekleşmiştir.
Bu bağlamda, gerek kaza tespit tutanağı ve ceza yargılaması kapsamında alınan 15.08.2005 tarihli ATK raporu ve 30.01.2005 tarihli trafik bilirkişi raporunda, gerekse mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda davacılar desteğinin asli ve davalı sürücünün tali kusurlu olduğu saptanmıştır.
Ceza mahkemesi tarafından, ATK trafik ihtisas dairesinin 15/08/2005 tarihli raporunda belirtildiği gibi davalı sürücünün fren tedbirine başvurduğu, sağ tarafında geniş banket bulunması nedeniyle aracını tamamen sağa kırmasının da
mümkün olmadığı, sanığın kullandığı aracın teknik özellikleri dikkate alındığında alabileceği başkaca bir tedbir de bulunmadığı, bu duruma göre olayın gerçekleşmesinde sanığa yüklenebilecek kusur bulunmadığı kanaatine varıldığından sanığın üzerine atılı suçtan beraatine karar verilmiş ve karar temyiz incelenmesinden geçerek kesinleşmiştir.
Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesinin, davacılar desteğinin ölümüyle sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği; BK’nun 53. (TBK’nun 74.) maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı; davalı sürücünün de kazada kusurlu olduğuna dair birden çok raporun bulunduğu hususları gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.