Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/1762 E. 2015/6079 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1762
KARAR NO : 2015/6079
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve trafik.. sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait yabancı plakalı araca çarparak hasara neden olduğunu ileri sürerek, 7.858,62 TL tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın yetki ve esas yönünden reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresinde talep halinde dosyanın yetki,,i Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı Yasanın 110/2 maddesinde “motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği” düzenlenmiştir.
Davalı …’nin İzmir’de şubesinin bulunduğu ticaret sicili kayıtlarından anlaşılmaktadır.
2918 Sayılı Yasanın 110/2 maddesi yetki konusunda davacıya seçimlik hak tanımış bulunmasına göre davacının davalı sigorta şirketinin şubesinin bulunduğu İzmir’de dava açmasından usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Bu halde yetki itirazında bulunan davalı sigorta şirketinin yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu davalı sigorta şirketinin yetki itirazının kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 27/04/2015 gününde üye. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Uyuşmazlık, 6100 sayılı HMK 7/1 maddesinin 2.cümlesinde ifade edilen “Ancak, dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmiş ise davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmünün kesin yetkiyi içerip içermediğine ilişkindir.
Yerel mahkemece “haksız fiilin İstanbul’da vuku bulduğu, davalıların yerleşim yerlerinin de İstanbul olduğu” gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş,
Sayın çoğunluğun “HMK 7/1 maddesinde düzenlenen yetki kuralının kesin yetki olmadığı, davalı sigorta şirketinin..’de şubesinin bulunduğu” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun, kesin yetki kuralının kabul edilmesi için madde metninde “kesin yetki” ibaresinin bulunması gerektiği, tek kriterin madde metnindeki bu ibare olduğuna ilişkin görüşüne katılamıyorum.
Zira, bir yetki kuralının kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki olup olmadığı, onunla ilgili kanun hükmündeki ifadenin mutlak olup olmamasına ve o yetki kuralının konuluş amacına göre belirlenmelidir. (Bknz. Baki Kuru-HUMK 6.baskı 1.cilt sh. 548, Pekcanıtez- Atalay-Özekez HMK’ya göre Medeni Usul Hukuku sh. 125, 127, Mustafa Kılıçoğlu 6100 sayılı HMK sh.120 vd.)

Madde metninde geçen “Ancak” kelimesi “Yalnızca” anlamında sınırlama anlatan bir sözcüktür. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü Ankara 2005 baskı sh.97)
Metindeki “Ancak” kelimesi ile yetkili mahkeme sınırlandırılmış, davanın yalnızca bu mahkemede açılacağı düzenlenmiştir.
Diğer taraftan yine madde metninde geçen “bakılır” sözcüğü ile de kesinlik-mutlakiyet ifade edilmiştir.
Madde metni lafzı itibariyle kesin yetkiye ilişkindir.
Keza, madde gerekçesinde de, HMK 7/1 maddesinin ikinci cümlesindeki yetki kuralının kesin yetki olduğu açıkça kabul edilmiştir.
Gerekçe, yorum çeşitlerinden yasama yorumu olup madde metni ile çelişmediği sürece itibar edilmesi gereken bir yorum türüdür.
Madde hükmü, gerekçesi itibariyle de kesin yetkiye işaret etmektedir.
6100 sayılı HMK’da “ kesin yetki” ibaresini taşıyan 11, 12/1, 14/2 ve 15/2 maddelerinin, mülga 1086 sayılı HUMK’daki karşılığı olan 11, 13, 17 ve 19 maddelerinde kesin yetkiden hiçbir şekilde söz edilmemesine rağmen bu maddeler konuluş amacı ve ifadenin mutlak olması nedeniyle gerek doktrinde ve gerekse tüm yargısal kararlarda hep kesin yetki olarak kabul edilmiştir.
HMK 7/1 maddesinin karşılığı mülga 1086 sayılı HUMK 9/2 maddesi olup bu maddenin uygulanmasında ortaya çıkan çelişkiler, karışıklıklar nedeniyle kanun koyucu 6100 sayılı yasa düzenlemesi sırasında bu hükmü kesin yetki olarak düzenlemiştir.
Nitekim HGK’nun 24.02.1984 gün 1981/11-772 esas 1984/153 karar sayı, 4.HD. 23.09.2003 gün 2003/8610-10502 sayı ve aynı Daire’nin 15.07.2004 gün 2004/8738-9550 sayılı kararlarında da kesin yetki olmamasına rağmen HUMK 9/2 maddesine istinaden açılan davaların, ortak yetkili mahkeme olan haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğine işaret edilerek HUMK 9/2 maddesinin uygulanmasında yaşanan tereddüt ve çelişkiler ortaya konulmuştur.
Ortak yetkili mahkeme bulunması halinde davanın bu mahkemede açılması gerektiği doktrinde de benimsenmiştir. (Baki Kuru HUMK 6.baskı 1.cilt 420-427 sh.)
Mülga 1086 sayılı HUMK 9/2 maddesinin uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar ve doktrindeki görüşler, 6100 sayılı HMK düzenlemesi sırasında bu maddenin karşılığı olan 7/1 maddesinin ikinci cümlesinin kesin yetki olarak düzenlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmış, yasa koyucu maddeyi ifade biçimi ve gerekçe olarak kesin yetki şeklinde düzenlemiştir.
6100 sayılı HMK 7/1 maddesinin ikinci cümlesindeki yetki kuralının kesin yetki olduğu hususu doktrinde de kabul edilmektedir. (Ejder Yılmaz HMK şerhi sh 112-113, Timuçin Muşul Medeni Usul Hukuku sh.90, Pekcan Ötez-Atalay-Özekez Medeni Usul Hukuk sh 120, Mustafa Kılıçoğlu HMK şerhi sh. 120, Halil Kılıç 6100 sayılı HMK sh. 616 vd.)
Sonuç olarak HMK 7/1 maddesinin ikinci cümlesindeki yetki kuralı, maddenin ifade biçiminden, gerekçesinden ve konuluş amacından kesin yetki kuralı niteliğindedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının yerleşim yeri ..
Adı geçen davalılardan …’nun yerleşim yeri ile davalı sigorta şirketinin genel merkezi İstanbul’da bulunmakla birlikte davalı sigorta şirketinin İzmir’de şubesi bulunmaktadır.
İzmir mahkemeleri davacı yönünden HMK 16 maddesinde tadat edilen yer mahkemelerinden değildir.
Davacı, davalıların yerleşim yerlerini esas almak suretiyle HMK 7/1 maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin şubesinin bulunduğu İzmir’de dava açmakla birlikte HMK 7/1 maddesinin ikinci cümlesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu İstanbul mahkemeleri ortak ve kesin yetkili mahkemedir.
Açıklanan nedenlerle HMK 7/1 maddesinin ikinci cümlesinde ifade edilen yetki kuralının kesin yetki olması nedeniyle yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından kararın onanması gerekirken bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.