Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/17446 E. 2018/9913 K. 31.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17446
KARAR NO : 2018/9913
KARAR TARİHİ : 31.10.2018

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; 14/11/2009 günü davalıya işyeri poliçesiyle sigortalı olan fabrikada yangın çıktığını, yangın hasarı sonrasında davalı … tarafından müvekkiline bir kısım hasar bedelinin ödendiğini, ancak ödenen hasar bedelinin müvekkili şirketin hasarını karşılamadığını, davalı … tarafından düzenlenen iş yeri poliçesinin 300.000,00 TL bina, 425.000,00 TL emtia, 275.000,00 TL makine olmak üzere toplam 1.000.000,00 TL teminat sağladığını, bu nedenle davalı … şirketinin müvekkili şirkete karşı sorumluluğunun 700.000,00 TL’sı olduğunu belirterek fazlaya ait ve munzam zarardan kaynaklanan alacaklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 16/12/2009’dan itibaren avans faizi ile ile birlikte davalıdan poliçe teminatıyla sorumlu olmak kaydı ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yetki itirazlarının bulunduğunu, esas yönünden ise; olaydan sonra yapılan ekspertiz incelemesine göre müvekkilinin gereğini yerine getirdiğini ve davacının bu ödemelere karşılık kayıtsız, koşulsuz, tam ve kesin ibra verdiğini, davacının davayı açmasının vermiş olduğu ibranameye aykırılık teşkil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulüne, 100.350,65 TL tazminatın 31/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava işyeri sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı ile davalı arasında düzenlenmiş geçerlilik tarihi 29/04/2009-29/04/2010 olan sigorta poliçesinde plastik imalatı yapılan fabrikanın sigorta örtüsüne alındığı görülmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan 19/04/2013 tarihli ve sigorta uzmanı ile … Öğretim Üyesinden oluşan bilirkişi heyeti raporunda; davaya konu olan yangın sonucunda sigortalı işyerinde oluşan zararın hesabı konusunda daha önce alınan bilirkişi raporlarında asıl fark yaratan unsurun; hammadde alım fatura toplamlarına karşın eksper raporunda işyeri depolama kapasitesinin hacim yönünden faturalarla uygun olmamasından kaynaklandığı, stok kapasitesinin 149.55 m3 olduğu alanda toplam stok kapasitesinin 4.793 torba olup 21 torba üstüste istifleme yapıldığında 116,65 m3 yani 3.738 torba olacağı, Bütün hacmin 21 torba üst üste konulup kapatılması ve geçişler için boşluk da düşünüldüğünde stok alanının 2/3’ü kadar; 77,76 m3 2.491 torba yani toplamda 62.275 kg 2,5 TL den 155.687 TL hammadde zararının bulunduğu belirtilmişse de,yine mahkemece talimatla keşif üzerine düzenlenen 17/09/2012 tarihli İnşaat Mühendisi bilirkişi raporunda; yanan binanın 548 m2 olduğu ve hacminin 2.192 m3 olduğu, plastik hammade torbalarının 20 torba hammadenin üst üste, 25 torba arka arkaya ve 4 sıra yan yana dizdiğinde ve her torbanın 60 cmx40 cmx13 cm ebatlarında olduğu, söz konusu torbaların hem dükkanın uzunluğu ile genişliği, hem yüksekliği, hem alanı ve hem de hacmi dikkate alındığında dükkana sığdığının hesaplandığı, 25x4x20=2000 adet hammade torbası olup her torbanın 25 kg olduğu dikkate alındığında 2000 adet x25 kg=50.000 kg plastik hammade yaptığını bildirmiştir. Buna göre; 17/09/2012 tarihli keşif sonrası alınan bilirkişi raporu ile 19/04/2013 tarihli bilirkişi raporu arasında hammadde stoku yapılan alana kaç kg hammadde sığacağı konusunda çelişki oluşmuştur.
Bu durumda mahkemece; sigortalı işyerinin depo kısmında stok yapılan yerin kaç m2 olup kaç kg hammadde stoku yapılabileceği konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, diğer raporları da değerlendiren çelişkileri gideren içerisinde iki inşaat mühendisi ve bir endüstri mühendisi bulunan bilirkişi heyetinden keşif düzenlenip rapor alınarak, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-HMK’nın 26. Maddesine göre; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde enkaz kaldırma ve iş durması nedeniyle tazminat talep etmemiş olmasına rağmen mahkemece talep aşılarak bilirkişi raporunda hesaplanan bu zarar kalemlerine de hükmedilmiştir. O halde mahkemece, HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak enkaz kaldırma ve iş durması tazminatına hükmedilmemesi gerekirken talep aşımı yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 8,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 31/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.