Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/17438 E. 2018/11219 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17438
KARAR NO : 2018/11219
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar …, …, …, vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 20.11.2018 Salı günü davalılar …, …, … vekili Av. … geldi. Davacı ve diğer davalı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresiden sonra verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı gerçek kişilerin müşterek maliki ve davalı şirketin kiracısı olduğu işyerinde çıkan yangının, davacı tarafından sigortalanan işyerinde hasara neden olduğunu, sigortalısına toplam 35.237,00 TL. hasar bedeli ödeyen davacının, bu bedelin 11.273,55 TL’lik kısmını davalı şirketin sigortacısından tahsil ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye 23.800,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve … vekili, davalıların maliki olduğu işyerini diğer davalı şirkete kiraladıklarını, yangına binanın yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksikliğin sebep olmadığını, davalıların kusursuz yada kusura dayalı sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı…Tekstil Ltd. Şti. vekili, yangının çıkmasında davalının kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna dayanılarak yangının sebebinin tespit edilemediği, bu nedenle de kusur durumu belirlenemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, 11. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2012 tarih, 2011/8272 Esas ve 2012/14956 Karar sayılı ilamı ile; “mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunda yangına sebep olabilecek başkaca unsur tespit olunmadığı, davalı tarafa ait iş yerinde açık unutulan elektrik sobasının ahşap malzemeleri ısıtması sonucu yangının çıktığı yönünde görüş bildirildiği; mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda ise, yangının elektrik sobası ve elektrik sobasına bağlı elektrik kontağından çıktığına dair kesin ayrım yapılabilecek bir veri bulunmadığı, bununla birlikte yangının binanın yapılışındaki bozukluktan veya bakımındaki eksiklikten kaynaklanmadığı tespitinin yapıldığı; tespit dosyasındaki rapor ile mahkemenin aldığı rapor arasında çelişki doğduğu; bu çelişkinin giderilmesi için aralarında yangın uzmanı ve elektrik mühendisi bilirkişilerin de bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı; ayrıca BK’nun 58. maddesi hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin malikinin, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumlu olduğu, bu maddedeki sorumluluğun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk hali olduğu, kusura dayanmadığı gibi, malikin kurtuluş beyyinesi getirmesinin de mümkün olmadığı, ancak illiyet bağını kesen durum varsa malikin sorumluluktan kurtulabileceği; somut uyuşmazlıkta, davalıların maliki bulunduğu binada çıkan yangının, sigortalı iş yerlerine sirayet ettiği ve hasara sebep olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece, bina maliki davalıların sorumluluğunun yukarıda anılan kanun maddesi hükmüne göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinin de doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 22.145,49 TL’nin 24.07.2008 tarihinden ve 1.654,51 TL’nin 19.03.2008
tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen 13.04.2015 tarihli karar, temyiz eden davalılar vekiline 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği halde; mahkeme kararıyla ilgili temyiz dilekçesinin, davalılar vekili tarafından, HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra (08.06.2015 tarihinde) verildiği ve temyiz defterine kaydedildiği görülmektedir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, davalılar vekilince süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar …, … ve … vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE; duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar …, … ve …’a geri verilmesine 26/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.