Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/17225 E. 2018/11890 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17225
KARAR NO : 2018/11890
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı … şirketinin acentesi olan diğer davalı banka tarafından düzenlenen “…Ailemin Güvencesi Sigorta Poliçesi” ile davacının sigortalandığını, poliçe süresi içinde gerçekleşen kaza sonucu kolundan yaralanan davacının bu yaralanma nedeniyle % 15 oranında sürekli maluliyete uğradığını, davalılara ödeme için başvurulmuş ise de poliçe vadesi içinde gerçekleşmeyen ve daha önce geçirilen trafik kazası nedeniyle maluliyetin oluştuğu gerekçesiyle ödeme yapılmadığını, davacının trafik kazasındaki yaralanmasından kalan bir maluliyeti olmadığını ve davalıların zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. tazminatın 25.05.2013 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 02.10.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 50.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …Ş. vekili, diğer davalı … şirketinin acentesi olarak poliçeyi tanzim etiklerini ve kendilerine husumet düşmeyeceğini, poliçe vadesi dışında zarar oluştuğundan da davacının tazminat talep hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, poliçe teminatının başladığı 20.04.2010 tarihinden önce (24.12.2009 tarihindeki trafik kazası nedeniyle) yaralanan davacının zararından sorumlu olmadıklarını, davacının tedavisinin devam ettiği dönemde maluliyet tespiti yapıldığını ve kalıcı maluliyeti konusunda ATK’dan rapor alınması gerektiğini, FKSGŞ gereği
sağ diz ve dirsekteki tam hareket kısıtlılığı halinde teminatın % 20’si oranında ve kısmi kayıp halinde ise oranlama yapılarak saptanacak tazminattan sorumlu tutulabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı …nin diğer davalının acentesi sıfatıyla poliçe tanzim ettiği ve bu davalıya husumet düşmeyeceği gerekçesiyle, adı geçen davalı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı … A.Ş. hakkındaki davanın kabulü ile 50.000,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, daimi maluliyet nedeniyle, ferdi kaza sigorta poliçesi gereği maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 08.10.2010 tarihinde gerçekleşen yürüme bandı kazası nedeniyle kolunda hasar oluşan davacının, daimi maluliyete uğradığı iddiası ile davalı … şirketine husumet yöneltmiş; davalı taraf, poliçe vadesinden önce gerçekleşen başka kazada kolundan yaralanan davacının maluliyetinin o kazadan kaynaklandığı ve poliçe vadesi içindeki yürüme bandı kazası ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadığını savunmuştur. Mahkeme ise, … Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 14.05.2014 tarihli raporu gereği, davacının davaya konu yürüme bandı kazası nedeniyle % 8 oranında daimi maluliyete uğradığını kabul ederek hüküm tesis etmiştir.
Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın 1. maddesinde “işbu poliçe, aşağıdaki şartlar dairesinde, sigortalıyı sigorta müddeti içinde maruz kalacağı kazaların neticelerine karşı temin eder” düzenlemesi yapıldıktan sonra, bu sigortanın kapsamına giren ve girmeyen haller, devam eden 2-6. maddeler arasında düzenlenmek suretiyle sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Ferdi kaza sigortacısının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, herşeyden önce bu sigorta kapsamında sayılan ve kaza niteliği taşıyan bir olayın gerçekleşmiş olması gerekir. Diğer yandan, sadece sigorta kapsamına giren bir olayın gerçekleşmesi sigortacının sorumluluğu için yeterli olmayıp, gerçekleşen kaza mahiyetindeki olay ile sigorta kapsamındaki zarar (somut olayda daimi maluliyet) arasında illiyet bağının bulunması şarttır.
Davacının daimi maluliyeti konusunda yapılan araştırma kapsamında toplanan tedavi belgeleri incelendiğinde; davacının, 24.12.2009 tarihinde trafik kazası geçirip sağ kol
dirseğinin kırıldığı; dava dilekçesinde, davacının 14.05.2010 tarihinde merdivenden düşmesi nedeniyle kolundan yaralandığının beyan edildiği; davaya konu edilen yürüme bandı kazasının ise 08.10.2010 tarihinde gerçekleştiği ve bu kazada da davacının yine sağ dirsekle ilgili yaralanmasının olduğu görülmektedir. Bu itibarla; davaya konu edilen yürüme bandı kazası tarihinden önce, davacının muhtelif tarihlerde sağ koluyla ilgili yaralanmalarının olduğu; bu yaralanmaların da sağ kolda oluştuğu iddia edilen daimi maluliyete etkisinin olabileceği dikkate alınmak suretiyle, davacının iddia ettiği olay (yürüme bandı kazası) ile sağ kolda oluşan daimi maluliyeti arasında uygun illiyet bağı olup olmadığının araştırılması gerektiği açıktır. Maluliyet yönünden mahkemenin benimsediği 14.05.2014 tarihli raporda, illiyet bağı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi, davacının dava konusu olaydan önce (poliçe vadesinin de dışında) ve sonraki tarihlerde gerçekleşen tüm yaralanmalarına göre maluliyet belirlemesi yapılmış olup maluliyet konusunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.
Açıklanan vakıalar karşısında; davacının sağ kolundaki yaralanması nedeniyle daimi maluliyeti olup olmadığı ile varsa oranı ve bu maluliyetin hangi tarihteki olaydan kaynaklandığı; davaya konu edilen 08.10.2010 tarihindeki yürüme bandı kazasından önce ve sonra gerçekleşen sağ kol yaralanmaları da dikkate alınmak suretiyle, dava konusu kaza ile davacının sağ kolundaki hasar nedeniyle oluştuğu iddia edilen maluliyet arasında uygun illiyet bağı olup olmadığı konularını irdeleyen, açık, denetime elverişli maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın 8/B maddesinde daimi maluliyet teminatı “işbu poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kat’i surette tesbitini müteakip, daimi maluliyet sigorta bedeli aşağıda münderiç nisbetler dahilinde kendisine ödenir” şeklinde düzenlenmiş ve poliçe kapsamına girecek yaralanmalar nedeniyle oluşan maluliyetin derecesine göre sigorta tazminatının miktarının ne kadar olacağı cetvel halinde düzenlenmiştir.
Sigorta kapsamına giren bir kaza sonucu oluşan daimi maluliyet nedeniyle sigortacının tazminat sorumluluğunun doğması için FKSGŞ’nın 8/B maddesindeki cetvelde belirtilen oranlarda bir maluliyet doğması gerekir. Cetvelde yer almayan
bir maluliyet ya da yine cetvelde belirlenen oranda olmayan maluliyet halinde ise, sigortacının zarardan sorumlu tutulması mümkün değildir.
Mahkemece hükme esas alınan 10.12.2014 tarihli hesap bilirkişi raporunda; mahkemenin aldığı 14.05.2014 tarihli maluliyet raporu gereği davacının %8 oranında daimi malul kaldığının kabul edildiği belirtilmiş olmasına rağmen, raporun devamında FKSGŞ’nın 8/B maddesi gereği “göğüs kafesinde devamlı şekil bozukluğu yapan kaburga kırığı” için cetvelde öngörülen %10’luk teminata göre hesaplama yapılmıştır. Davacı tarafın davaya konu ettiği zarar talebinin, sağ kolda oluşan arazdan kaynaklanan maluliyet olduğu dikkate alındığında, hesap bilirkişisinin dosya kapsamına ve davacı tarafın talebine uymayan maluliyet için yaptığı hesaba göre karar verilmiş olması da eksik inceleme niteliğindedir.
Bu durum karşısında mahkemece; yukarıdaki (1 nolu) bentte açıklanan biçimde davacının sağ kol arızasına ilişkin daimi maluliyet oranının belirlenmesinden sonra, davaya konu edilen bu maluliyete ilişkin olarak FKSGŞ’nın 8/B maddesindeki cetvelde yer alan esaslara göre (sağ koldaki hareket kısıtlılığının tam olmayıp belli bir oranda olması halinde, gerekli oranlama da yapılmak suretiyle), davacının talep edebileceği tazminat miktarının saptanması için, konusunda uzman başka bir bilirkişiden rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, tamamen hatalı tespitleri içeren rapora göre karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … A.Ş’ye geri verilmesine, 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.