Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/17216 E. 2018/12361 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17216
KARAR NO : 2018/12361
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.12.2018 Salı günü davacı asil … ile davalılar vekili Av. … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asil ve davalılar vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, dava konusu 171 ada 18 parselin muris babaları …’dan intikal ettiğini ve rızaen taksim edildiğini, 12 yılı aşkın süredir müvekkilinin kullandığını, kadastro çalışmaları sırasında mahallinde olmadıklarından anneleri … adına tescil edildiğini, annesinin taşınmazı davalı kardeşleri … ve …’e satış göstermek sureti ile devrettiğini bu muvazaalı satışların iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava konusu taşınmazın babalarından kalmadığını, annelerinin satın aldığını ve davalıya geçici olarak kullanmak üzere verdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, taşınmazı 1967 yılında dava dışı … ‘dan satın aldığını, 2009 yılındaki kadostro çalışmaları sırasında haklı olarak adına tescil edildiğini, daha sonra oğlu … ve …’e satarak devrettiğini, geliri olmadığından taşınmazı satarak gelir elde etmek istediğini, taşınmazın eşi ile bir ilgisi olmadığını belirtmiştir.
Davalılar vekili verdiği cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın uzun yıllar müvekkili Hanife tarafından kullanıldığını ve onun tarafından satın alındığından, daha sonra davalı çocuklarına sattığını muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu taşınmazı davacının murisi … ‘in … isimli şahıstan satın alarak elde
ettiği, murisinin sağlığında kura çekmek sureti ile oğullarına taşınmazlarını taksim ettiği, … ‘dan satın aldığı yerin kurada oğlu davacı …’e çıktığı, bu şekilde aralarında rızaen taksim yapıldığı, davacının bu taşınmazı on yıldan fazla nizasız ve fasılasız olarak kullandığının, keşif sırasında dinlenen davacı tanıkları ve mahalli bilirkişi beyanları ile sabit olduğu, keşifte dinlenen davalı tanığının ise taşınmazın kimin tarafından kullanıldığını bilmediğinden ve dava konusu taşınmazın kime ait olduğunu tapu kayıtlarını görmeden bilemeyeceğini belirtmiş olduğundan davalı tanığının beyanlarına bu nedenle üstünlük tanınmadığı, yine dava konusu taşınmazın satış tutanağı incelendiğinde; satıcının dahili davalı …’e vekaleten … oğlu … olduğu alıcıların ise … oğulları … ve … olduğu görüldüğü satıcı ile alıcı … baba-oğul ilişkisi olduğu göz önüne alınarak satış işleminde muvazaa olduğu kanaatine varıldığı, davalılar ve dahili davalı tarafından dava konusu taşınmazın daha önce dahili davalı tarafından 1960’lı yıllarda satın alındığı belirtilerek söz konusu yerin tapu kaydı dosyaya ibra edilmişse de mahallinde yapılan keşifte mezkur tapu kaydı uygulanmış ancak tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olmadığının anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadostro tesbiti öncesi nedenine dayalı muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz 02.03.2009 yılında ki kadastro çalışmaları sırasında, 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak davalı … tarafından kullanıldığı gerekçesi ile anılan davalı adına tescil edilmiştir. Davacı vekili, bu tesbitin hatalı olduğunu taşınmazın aslında ölen babası …’a ait iken sağlığında müvekkiline verildiğini ve 10 yılı aşkın süredir, müvekkili tarafından kullanıldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında mahalde olmadığından annesi … adına tesbit gördüğünü ve tesbitin bu şekilde kesinleştiğini, daha sonra da mal kaçırma amacı ile davalı kardeşleri … ve …’e satış gösterildiğini belirterek tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davalılar … ve … ise savunmalarında, taşınmazın babalarına ait olmadığını anneleri … tarafından dava dışı … ‘dan tapulu olarak satın alındığını belirterek taşınmaza ilişkin olduğu iddiası ile tapu kaydı sunmuşlardır.
Mahkemece, davalı tanıkları ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre taşınmazın davacının babasından kaldığı ve
davacıya verildiğinin sabit olduğu, davalı … tarafından diğer davalılara satışının muvazaalı olduğu sonucuna varılmış ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi …, taşınmazın davacının … ‘in … ‘dan eşi … adına alındığını, …’un sağlığında çocuklarına taksim yaptığını duyduğunu ancak ne şekilde yapıldığın bilmediğini, … ve eşinin nizasız ve fasılasız kullandıktan sonra davacı …’un da babasından sonra 10 yıldır kullandığını belirtimiş, diğer mahalli bilirkişi …, dava konusu taşınmazın … tarafından eşi …’ye bırakıldığını, belirtirken kadastro tesbit bilirkişilerinden …, taşınmazın 20 yıldır davalı …’nin zilyetliğinde olduğunu, eşi … ve … aldığını ve birlikte kullandıklarını kadastro tesbiti sırasında davalı …’nin elinde olduğunu, taksimden haberdar olmadığını davacının ektiğini bilmediğini, Hanife’nin yerin kendisine ait olduğunu söyleyerek tapusunu sunduğunu belirtmiştir. Bu beyanlar arasında çelişki olup mahkemece giderilmemiştir.
Öte yandan davalılar tarafından sunulan tapu kaydı usulüne uygun olarak taşınmaza uygulanmamıştır.
Yapılacak iş, davalıların dayandığı tapu kaydının ilk tesis tarihinden itibaren dayanak kayıtlarının ve komşu parsel kayıtlarının getirtilerek, taşınmaza uygulanması ve 1967 yılındaki tapu hakkında bilgisi olabilecek mahalli bilirkişilerin tesbit edilerek, diğer kadastro tutanak bilirkişilerininde dinlenerek çelişkinin giderilmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesinden ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 18/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.