Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/17145 E. 2018/9811 K. 30.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17145
KARAR NO : 2018/9811
KARAR TARİHİ : 30.10.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, orta refüj üzerine arızalanan aracını bırakan ve yardım istemek için karşıya geçiş yapmaya çalışan davacıya çarpmasıyla oluşan kazada, davacının ağır biçimde yaralandığını, bacağı kesilen davacının işgöremez hale geldiğini, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğunu ve davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu kazada sigortalı araç sürücüsünün bir kusuru olmadığından davalının da zarardan sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur ve maluliyet ile zarar konularında yetkili kurullardan rapor alınması ve SGK ödemelerinin tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının tam kusurlu olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığından davalının da zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davaya konu kazanın oluşumunda, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddiası ile dava açmış; davalı taraf, sigortaladıkları araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmadığı ve davacının tam kusurlu olduğunu savunmuş; mahkeme tarafından, dosya üzerinden yaptırılan incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak davacının kazada tam kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Mahkemenin hükme esas aldığı 18.06.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; kaza anında aşırı derecede alkollü olan ve aracını orta refüje düşürdüğü için yardım almak amacıyla yolun karşısına geçmeye çalışan davacı yayanın, ilk geçiş hakkını araçlara vermemesi ve yola kontrolsüz girmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu; davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise, gidiş istikametine göre sol taraftan yola giren davacıya aracının sol kesimiyle çarptığı olayda hatalı davranışının olmadığı ve kazada kusursuz olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Anılan rapordaki kusur tespiti, olaya ilişkin kaza tespit tutanağı ile de uyumludur.
Davacı taraf, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde ve her zaman aksinin ispatı mümkün olan kaza tespit tutanağındaki saptamaların hatalı olduğu ve ağır yaralanan davacının beyanı alınmadan düzenlendiğini iddia ederek tutanağın aksini ispat için keşif deliline de dayanmıştır. Kaza tespit tutanağı incelendiğinde ise; davaya konu edilen kazanın meydana geldiği yerin, yerleşim yeri içinde- aydınlatmanın olmadığı- görüş açık düz yol olduğu ve kazanın gece saat 00:00’da meydana geldiği; davalıya sigortalı aracın, iki şeritli yolun gidişine göre sağ şeridi üzerinde ve yola solundan giren davacıya sol kesimleri ile çarptığı; aracın çarpma noktasından 30 metre sonra durabildiği tespitlerinin yapıldığı görülmektedir. Ayrıca, davalıya sigortalı araç sürücüsü ile araçta bulunan yolcu, ceza soruşturmasında alınan ifadelerinde, araçlarının hızının 70 km. civarında olduğunu beyan etmiştir. Kaza mahallinin özellikleri, kazanın saati, sigortalı araç sürücüsünün hızı, iki şeritli yolun ilk şeridini geçen davacının sağ şerit üzerinde çarpmaya maruz kalması gibi hususlar dikkate alındığında; hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporundaki kusur tespitinin somut olayın özelliklerine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; gerektiğinde mahallinde keşif de yapılmak suretiyle kaza mahallinin ve kazanın oluş şeklinin netleştirilmesinden sonra; İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kuruluşların konusunda uzman bilirkişi heyetinden, tüm dosya kapsamına göre, yukarıda anılan ve kusura etki eden hususları detaylı biçimde irdeleyen, oluşa uygun biçimde kazadaki taraf kusur durumlarını belirleyen ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yeterli incelemeye dayanmayan bilirkişi raporuna göre eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.