Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/16597 E. 2018/9563 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16597
KARAR NO : 2018/9563
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili ve davalı Güvence Hesabı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, muris …’ın sevk ve idaresindeki çekici ve buna bağlı dorse ile aynı istikamette seyreden sürücü …’in sevk ve idaresindeki kamyona arkadan çarpması sonucu vefat ettiğini, çekicinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazanın oluş tarihi itibariyle trafik sigorta poliçelerine zeyilnameler yapılmadığını ve davalı Garanti Sigortası Hesabının bu yönden sorumluluğunun bulunduğunu, davacı …’nın …’ın imam nikahlı eşi olduğunu, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu ve müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 01/07/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile kaza tarihi itibariyle kişi başına ölüm teminat limitinin 40.000,00 TL olması nedeniyle, çekici ve dorse için toplam teminat limitinin 80.000,00 TL olması dikkate alınarak, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla
bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini artırarak, davacı … için 75.555,00 TL, davacı … için 4.445,00 TL olmak üzere 80.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans haddi faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup buna ilişkin harcını aynı tarihte yatırmıştır.
Davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili, zamanaşımının dolduğunu, ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, kaza tarihi itibariyle poliçe teminat limitinin 30.000,00 TL olduğunu belirterek neticede davanın reddini savunmuştur.
Davalı Güvence Hesabı vekili, müvekkili kurumun neden sorumlu olduğu anlaşılamadığından dava dilekçesinin davacıya açıklattırılması gerektiğini, davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, zarar varsa çekicinin sigortasından karşılanması gerektiğini, dorsenin işletilmesi ile kaza ve zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, davacı …’nın destek niteliğinin bulunmadığını belirterek neticede davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile davacı … için 75.555,00 TL davacı … için 4.445,00 TL destekten yoksun kalma zararının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … şirketi bakımından 60.000,00 TL ile davalı güvence hesabı bakımından 20.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine dair karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davalı Güvence Hesabı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece verilen 16/07/2015 tarihli karar, temyiz eden davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekiline 09/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği halde; mahkeme kararıyla ilgili temyiz dilekçesinin, davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekili tarafından, HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra (28/09/2015 tarihinde) verildiği ve temyiz defterine kaydedildiği görülmektedir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekilince süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sebebi ile ölüme dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda; davaya konu trafik kazası 05/05/2004 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı Allianz Sigorta A.Ş. kazaya karışan karşı aracın(çekici) Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını düzenleyen sigorta şirketidir.
2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacıların murisinin vefat ettiği kaza 05.05.2004 tarihinde meydana gelmiş olup ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK’nın 455/1 ve 102/4 maddelerine göre 5 yıldır. Davacılar tazminat istekli davayı 08/04/2014 tarihinde açılmış olup, davalı Güvence Hesabı vekili süresi içerisinde 12/05/2014 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunmuş, mahkemece davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmişse de, yukarıda açıklandığı üzere davanın açıldığı tarih itibarı ile 5 yıllık (ceza) zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına göre, bu davalı yönünden dava zamanaşımına uğramış olmaktadır.
O halde mahkemece davalı Güvence Hesabının zamanaşımı itirazının kabulü ile bu davalı yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile davalı Güvence Hesabı yönünden de yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Allianz Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Güvence Hesabı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Güvence Hesabı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar Allianz Sigorta A.Ş ile Güvence Hesabına geri verilmesine 24/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.