Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/15228 E. 2018/8583 K. 03.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15228
KARAR NO : 2018/8583
KARAR TARİHİ : 03.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Kendi adına asaleten diğer davacılar adına vekaleten davacılar vekili Av. …, 22/09/2009 günü eşi …’ün yönetimindeki araca, davalı …’nın maliki, Şahin Kavuncubaşının sürücüsü olduğu araç ile çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, eşinin, kendisinin ve küçük kızının yaralandığını, çeşitli tedaviler gördüklerini ve tedavi masraflarının olduğunu, kaza sırasında eşinin ve kendisinin telefonlarının ve optik gözlüklerinin kırıldığını, ayrıca kızlarının araba koltuğunun da kullanılamaz hale geldiğini, kaza nedeniyle tüm ailenin psikolojik olarak sarsıldığını belirterek davacılar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kendisi için 30.000,00 TL, eşi … için 20.000,00 TL, kızı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Gülay ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, 12.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ıslah talebinin kabulüne ve müddeabihin ıslah yoluyla artırılan kısım ile dava ve açıklama dilekçesi ile talep etmiş olduğu miktarların birleştirilmesi sonucu, 2.141,08 TL tedavi gideri, 700,00 TL tedavi için yol gideri, 2.398,32 TL bakıcı-yardımcı gideri, 3.367,59 TL geçici işgöremezlik tazminatı(kazanç kaybı), 45.525,76 TL daimi işgöremezlik tazminatı, 200,00 TL bebek koltuğu, 2.300,00 TL gözlük (2 adet) için olmak üzere toplam 56.632,75 TL’nin davalılar … ve … için kaza tarihinden, diğer davalı … A.Ş. için ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte manevi tazminat talebimiz dahil olmak üzere davalılardan alınarak davacılara ödenmesine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili ve Davalı … vekili ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuştur.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı … ve …’ün davalılara açtığı maddi-manevi tazminat davasının reddine, davacı …’ün açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 48.893,35 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, (Güneş Sigortanın sigorta limiti kadar sorumlu tutulmasına,) fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ün davalı … ve … aleyhine açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacı …’e ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, gerçekleşen kaza nedeniyle davacılarda cismani zarar oluştuğunu, tedavi gördüklerini, bir kısım masrafları olduğunu, kaza anında davacı … ve
… ün telefonlarının ve optik gözlüklerinin kırıldığını, kızları …’ün bebek koltuğunun kullanılamaz hale geldiğini belirterek toplam 1.000,00 TL maddi ve Banu için 30.000,00 TL, Bayram için 20.000,00 TL, Pelin için 10.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Mahkemece, … Üniversitesi … Hastanesi’ne ve … Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne müzekkere yazılarak her bir davacının hastane kayıtları talep edilmiş ve dosya arasına alınmış olmasına rağmen yalnızca davacılardan … yönünden maluliyet araştırması yapılmıştır.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/1’de özel olarak hükme bağlanmıştır (6098 sayılı TBK m. 54). Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmek suretiyle, cismani zarar halinde, zarar görenin talep edebileceği zarar türleri belirlenmiş olup geçici işgöremezlik (maluliyet) hali ile daimi maluliyet hali de zarar türleri arasında kabul edilmiştir.
Davacıların her birinin talep ettikleri maddi tazminat miktarlarının açıklamasının sağlanması taraflara sağlanacak hakların ve yüklenecek yükümlülüklerin belirlenmesi açısından zorunlu olup bu durumda mahkemece, davacı taraflara uygun bir süre verilip talebini açıklamasının istenmesi gerekirken, dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL tazminat talep eden davacıların talebi açıklatılmadan yalnızca Banu yönünden maluliyet raporu alınıp diğer davacılar Bayram ve Pelin yönünden gerekli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme sonucu bu davacıların maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin
zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı … için takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
4-Kaza 22.09.2009 tarihinde gerçekleşmiş olup dava 22.03.2010 tarihinde açılmıştır. Zamanaşımı süresi henüz dolmamıştır. Yargılamanın devamı sırasında 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; Kanun’un geçici 1. maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1 maddesinde; sigortacının, poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. KTK’na göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü (belgeli tedavi giderleri), 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeyle sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderlerleri, 6111 sayılı yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi sorumludur.
Somut olayda davacılar trafik kazası sonucu yaralanmış ve tedavisi ile ilgili belge ibraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59. ve geçici 1. maddesi gereği Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğuna geçen tedavi giderleri ve yol giderlerinin de dava konusu olduğu gözetilerek, SGK’nın davaya dahil edilmesinin sağlanması suretiyle yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken, davacılar vekilinin yargılama aşamasında SGK’nın davaya dahil edilmesine yönelik talebinin reddedilmesi doğru görülmemiştir.
5-Davacılardan … 19.09.2007 doğumlu olup kaza tarihinde 2 yaşındadır. Kaza esnasında Pelin’in araç içerisinde yolcu olduğu ve kazadan dolayı yaralandığı hastane kayıtlarıyla sabittir. Bu durumda yaşı gereği bebek koltuğunun araç içerisinde var olduğunun karine olarak kabulü ile BK’nun 42. Maddesi gereği davacı lehine hakkaniyete uygun miktarda tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.