Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/15220 E. 2018/11221 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15220
KARAR NO : 2018/11221
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar ve davalı … … A.Ş vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 20.11.2018 Salı günü davalı … … … ve …. A.Ş vekili Av…geldi. Davacılar ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı … … … ve …. A.Ş vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacı …’ın yolcu olduğu araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır yaralanıp malul kaldığını, bakıma muhtaç hale geldiğini ve eşinin de aynı kazada ölmesi nedeniyle onun desteğinden yoksun kaldığını, aynı kazada davacıların yakınları olan …’in de öldüğünü, davacı … dışındaki davacıların yakınlarının ölümü ve davacı …’ın ağır bedensel zararı nedeniyle manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı … şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 120.000,00 TL. maddi ve toplam 435.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; yargılamanın devamı sırasında davacı …’ın ölümü nedeniyle, mirasçısı olan diğer davacılar adına davaya devam edilmiştir.
Davalı … şirketi vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, bakıcı giderinin tedavi
kapsamında kalması nedeniyle ve 6111 sayılı Kanun gereği bu zarardan sorumlu olmadıklarını, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … A.Ş. vekili, davaya konu kazada zarar görenlerin içinde bulunduğu araç sürücüsünün de kazada kusurlu olduğunu, davacı …’ın kaza nedeniyle oluşan maluliyetinin yaralanmaları ile illiyet bağı dikkate alınıp tespit edilmesi gerektiğini, kusur ve zarar ile maluliyet konularında uzman kurullardan rapor alınması gerektiğini, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulüne, taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL. maddi tazminatın (dava sırasında ölen davacı … için hesaplanan işgöremezlik tazminatının) kaza (sigortacı için dava) tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılar…, … ve …’e verilmesine; dava sırasında ölen davacı … için talep edilen bedeller de dikkate alınmak suretiyle, davacı … yönünden, oğlu … için 20.000,00 TL, kızı … için 20.000,00 TL, gelini … için 10.000,00 TL. olmak üzere toplam 50.000,00 TL; davacı … yönünden, kardeşi … için 15.000,00 TL, kardeşi … için 15.000,00 TL. ve yengesi … için 5.000,00 TL. olmak üzere toplam 35.000,00 TL; davacı … yönünden, kardeşi … için 15.000,00 TL, kardeşi … için 15.000,00 TL. ve yengesi … için 5.000,00 TL. olmak üzere toplam 35.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazla isteğin reddine; diğer tazminat talepleri yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı … … A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen bilirkişi heyeti raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacıların yakınlarının emniyet kemeri takmadığına ilişkin yapılmış bir tespit bulunmadığı, kaza esnasında araçtan dışarı fırlama gibi bir durumun da bulunmadığı ve davalı tarafça bu hususun aksinin ispat edilemediği dikkate alındığında, emniyet kemeri
takmama nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmayışında bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı … … A.Ş. vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacı …’ın ağır bedensel zarara uğraması nedeniyle, hem davacı … için hem de …’ın babası ve kardeşi olan diğer davacılar için bu nedenle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir. Ne var ki, yargılama sürerken ölen …’ın talep ettiği manevi tazminat için, davaya mirasçısı sıfatıyla devam eden diğer davacıların, …’ın ağır bedensel zarara uğraması nedeniyle kendi adlarına ve …’ın sonradan ölmesi nedeniyle onun mirasçısı sıfatıyla talep ettikleri manevi tazminat miktarları ayrı ayrı belirlenmeden manevi tazminat talepleri hakkında hüküm tesis edilmiştir. Davacı … dışındaki diğer davacıların manevi tazminat istemlerinin iki ayrı sıfatlarına (kendileri için ve …’ın mirasçısı olma nedenine) dayandığı dikkate alındığında, davacıların her bir sıfatları ve zararları için manevi tazminatın ayrı ayrı belirlenmeyişi nedeniyle, hükmün infazının ve denetiminin olanaksızlaştığı açıktır. Bu şekilde hüküm tesisi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesine aykırıdır.
O halde mahkemece; davacılar…, …için, davaya konu kazada ağır bedensel zarara uğrayan ve yargılama sırasında ölen yakınları …’ın bu zararı nedeniyle, hem kendileri için hem de … tarafından talep edilen manevi tazminat yönünden onun mirasçısı sıfatıyla davaya devam ettikleri dikkate alınmak suretiyle, manevi tazminatın ayrı ayrı ve denetime olanak sağlayacak biçimde belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, HMK’nun 297/2. maddesine de aykırı olacak biçimde, yazılı olduğu gibi hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davaya konu kazaya karışan ve davalı … … A.Ş’ye ait olan … plakalı araç, davalı işleten tarafından ticari amaçla kullanılan kamyon olduğundan, bu aracın sebep olduğu maddi ve manevi zararlar yönünden temerrüt faizine karar verilirken, ticari faiz uygulanması gerektiği halde, hükmedilen manevi tazminatlar için temerrrüt faizi olarak yasal faize karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
4-Bozma ilamının kapsam ve şekli ile denetime uygun biçimde manevi tazminatların ayrı ayrı belirlenmesinden sonra,
manevi tazminat miktarlarının denetlenebileceği gözetilerek, davacılar vekili ile davalı … … A.Ş. vekilinin manevi tazminatların miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kabule göre de; ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar için hüküm altına alınan manevi tazminatlar için, davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tüm manevi tazminatların toplamı üzerinden tek vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … … A.Ş. vekilinin, açıklanan yönlere ilişkin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2)-(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı … … A.Ş. vekilinin, anılan yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı … … … ve …. A.Ş’ye verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı … … … ve …. A.Ş’ye geri verilmesine 26.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.