Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/14832 E. 2018/2328 K. 14.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14832
KARAR NO : 2018/2328
KARAR TARİHİ : 14.03.2018

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; mükellefi davalı …nin 20/09/2013 tarihi itibariyle toplam 458.548,02 TL vergi borcu bulunduğunu, mükellef kurum hakkında yapılan araştırmalar neticesinde borcunu ödemeye yetecek malvarlığına rastlanılmaması üzerine 6183 sayılı A.A.T.U.H. Kanunun mükerrer 35. maddesi kapsamında kanuni temsilcisi ve ortaklarının takibine başlanıldığını ve şirketin % 50 nispetinde ortağı olan … hakkında yapılan malvarlığı araştırmasında, … İli … İlçesi …Mh. 2239 Ada 14 parseldeki hissesini 17/08/2010 tarih ve 17788 yevmiye ile toplam 36.400,00 TL bedelle …’a sattığının tespit edildiğini, davalı …’ın dava konusu taşınmazı devir işleminden 25 gün kadar kısa bir süre içerisinde diğer davalı 4. şahıs …’a satarak, dairelerine olan borçlarını ödemedikleri gibi bir de kamu alacağının tahsilini zorlaştırmak adına hareket ettiklerini, … adına kayıtlı … ili … ilçesi … Mh. 2239 ada 14 parseldeki taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, 17/08/2010 tarih ve 17778 yevmiye numaralı ilgili resmi satışa ilişkin tasarrufun iptaline, taraflarına cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiş, duruşmada da bu beyanını tekrar etmiştir.Davalı vekilleri cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre takip konusu borcun iptali istenen tasarruflardan önce doğmuş olması gerekeceği, bunun dava şartı olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin dolayısıyla şirket ortağının tasarruf tarihlerinden önce doğmuş bir borcunun bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davaların amacı amme borçlusunun bu Kanunun 27, 28, 29 ve 30.maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali ile alacaklının alacağının tahsilini sağlamaktır. Yasanın 25.maddesinde bu tür davaların borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendisine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçılarına veya kötüniyetli diğer kişilere karşı açılacağı hüküm altına alınmıştır. 31.maddede 27, 28, 29 ve 30.maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini elden çıkarmışlarsa elden çıkardıkları değer nispetinde tazminatla sorumlu tutulurlar. 6183 sayılı Kanunun 35 ve mükerrer 35 maddesinde limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olanlarının kanuni temsilcinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3505 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değişik 10/2.maddesi hükmünce tüzel kişilerin vergi sorumluluklarından doğan edimlerinin yerine getirilmesinden kanuni temsilcilerin tam sorumluluğu oldukları hüküm altına alınmıştır. Buna göre yönetici ortak şirketin vergi borcunun ödenmemesi halinde bu borcun tamamından sorumludur.6183 sayılı yasanın 37 maddesinde amme alacaklarının hususi kanunlarda belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarda ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vade günü olduğu, 55 maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere ödeme emri gönderileceği hüküm altına alınmıştır.Somut olayda davalı … ve dava dışı …’in davalı şirketin ortağı olduğu, davalı … ve dava dışı …’e 12.2009-12.2013’e kadar haciz varakaları gönderildiği, Ağustos 2010 dönemden 2011 yılına ait borç için düzenlenen 29.09.2011 tarihli ödeme emirlerini 15.11.2011 de kendisine tebliğ edildiği hakkındaki takibin kesinleştiği, ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirket hakkındaki takibin semeresiz kaldığı, amme alacağının şirketten tahsil imkanı bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu gayrımnekulün takip konusu borçtan sonra 17.08.2010 tarihinde borçlu tarafından davalı …’a satıldığı, davanın süresinde açıldığı alacağın gerçek olduğu dolayısıyla dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre dava konusu 17.08.2010 tarihli tasarrufun yapılış tarihine kadar doğmuş vergi alacağının bilirkişi marifetiyle belirlenerek 6183 Sayılı AATUHK’nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.