Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/14506 E. 2018/3255 K. 26.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14506
KARAR NO : 2018/3255
KARAR TARİHİ : 26.03.2018

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin Akbank … Şubesinden kullandığı çiftçi kredisi geri ödemesinin davalı tarafından Hayat Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, murisin vefat ettiğini, hasarın ödenmesi için davalıya başvurulduğunda murisin yıllar önce geçirdiği By-pas ameliyatı gerekçe gösterilerek ödemenin yapılmadığını, oysa kredi işlemleri esnasında Banka görevlilerinin murise hiç okutmadan kredi ve sigorta ile evrakları imzalattığını, sigorta talebi dahi bulunmayan murise önceden geçirdiği ameliyatların sorulmadığını ileri sürerek Akbank’a ödenecek kredi ve masraflarından 7.000,00 TL’sinin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. 12.12.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 8.738,05 TL olarak belirtmiştir. Davalı vekili, murisin CABG (Koroner Arter By-pass Greftleme Ameliyatı) geçirdiği halde sigorta başvuru formunda belirtmediği, eğer doğru beyanda bulunulsa idi poliçenin düzenlenmeyeceğini, zira müvekkilinin sürprim uygulamasının bulunmadığını, Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.2/2.2 maddesi uyarınca tazminatın ödenmesinin mümkün olmadığını, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 11.Hukuk Dairesi’nin 17/06/2013 tarih ve 2012/14747 Esas 2013/12698 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda,, müteveffanın 2003 yılındaki ameliyatı nedeniyle hastalığını bilmemesinin mümkün bulunmadığı ve sigorta esnasında sigortacıya risk artıran kendisinin bildiği ancak sigortacının sigorta sözleşmesini yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını sağlayacak hususları bildirmesi gerekmesine rağmen bu yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 04/07/2007-04/07/2008 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 07/07/2007 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemizin yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Gerek TTK’nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Davalı taraf yargılama boyunca, sigortalıları olan davacılar murisinin, kendisinde mevcut kalp hastalıklarını, poliçe tanzimi sırasında bildiği halde gizlediği için, zararın teminat dışı olduğu savunmasında bulunmuştur. Davacı taraf ise, murisin gizlediği iddia olunan hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığını, murisin ölüm tarihinden yıllar önce By-Pass ameliyatı geçirdiğini, ölüm ile yıllar önceki bu rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını beyan etmiştir.
Yargılama sırasında, 11.Hukuk Dairesi’nin bozma ilamından sonra; Kardiyoloji Uzmanı, Dahiliye Uzmanı ve Hukukçu Bilirkişilerden oluşan heyetten alınan raporda; hastane kayıtlarından Andeva Hayat Hastanesinde sigortalı murisin şiddetli göğüs ağrısı nedeniyle acilen anjioya
alındığı, 2 damara stent takıldığı, 2003 yılında hastanın by pass edildiği, bunun üzerinden 4 yıl geçtiği, bu durumun hastada bulunan kalp hastalığının potansiyel olarak risk taşıdığı, riskini artırdığı, poliçenin düzenlenmesi sırasında da hastalığın mevcut olduğu ancak kasten gizlenmediği, bildirilmeyen bu hastalık ile riziko arasında illiyetin mevcut olabileceği kanaatine varıldığı belirtilmiş ve mahkemece dava reddedilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Mahkemece ATK’dan yeni bir heyet raporu aldırılarak tedavi gördüğü gizlendiği ve iddia edilen hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği tespit ettirilerek karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; mahkemece alınan bilirkişi raporunda poliçenin düzenlenmesi sırasında da hastalığın mevcut olduğu ancak kasten gizlenmediği belirtilmiştir. Bu halde sigortalının hastalığını davalı sigorta şirketinden kasten sakladığı ispat edilmemiştir. Öte yandan, sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmelerdir. Hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereğidir. T.T.K.’nın 1290.maddesi ve 6102 sayılı T.T.K’nın 1435 ve devamı maddeleri ise sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında ise teminatın indirilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre bu hastalık belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminat hesabının yapılması gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 26/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.