Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/14192 E. 2018/9610 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14192
KARAR NO : 2018/9610
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilince talep edilmiş, davalılar … ve … vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.10.2018 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacılar vekili, 20.07.2010 tarihinde davalı …’in davalı … Kaya’ya ait kamyonla davacıların yolcu olduğu emniyet şeridindeki araca arkadan çarptığını, kaza sonucunda davacıların yaralandığını, yaralanarak beden gücünü kaybeden davacılar için fazlaya ilişkin tüm dava ve haklar ile saklı kalmak kaydıyla … ve … için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminat ve ayrı ayrı 100.000,00 TL manevi tazminatın olay günü itibarinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Birleşen dosyada davacılar vekili, aynı kaza nedeni ile davacıların yolcu olduğu araca çarpan aracın trafik sigortacısından fazlaya ilişkin hakları ile sonradan oluşabilecek, kalıcı sakatlığa ilişkin hakları saklı kalmak
üzere … ve … için ayrı ayrı 45.000,00 TL iş göremezlik tazminatı ve 10.000,00 TL yardımcı kişi gideri olmak üzere toplamda 100.000,00 TL’nin olay günü itibari ile en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili, davanın reddini savunmuş, asıl dosyada davalılar vekili davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK’nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası’nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, Yasa’nın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, davacıların hangi talebi ne gerekçe ile kabul edildiği yazılmadığı gibi, karar denetime elverişli de değildir. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme hükmünün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar … ve …’a geri verilmesine, 25/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.