Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/14118 E. 2015/11495 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14118
KARAR NO : 2015/11495
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ : Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2015
NUMARASI : 2014/541-2015/225

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu hakkında takip başlatıldığını, borçluların alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve haklarındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı diğer davalı S.’e devrettiğini, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı borçlu, dava koşulu olan aciz belgesinin olmadığını, takip dosyasına babasının kefil olduğunu ve babasının maaşından kesinti yapılarak borcun ödenmekte olduğunu, davalı dayısının taşınmazta hissedar olduğundan ona sattığını haksız açılan davanın reddine savunmuştur.
Davalı S.vekili, müvekkilinin taşınması satın almak için aracını sattığını belirtmiştir.
Mahkemece, tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için gerekli aciz durumunun bulunmadığını, borçlunun babası dava dışı Mustafa’nın dava konusu takip dosyasındaki borcu kefil olduğunu ve emekli maaşına haciz konulduğunu her ay düzenli kesinti yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.
Somut olayda, borçlunun ev adresine 04.04.2012 tarihinde haciz için gidildiğinde,750,00 TL ev eşyası haczedilmiş, borçlunun babası icra borcuna kefil olmuştur. Bunun dışında borçlu adına kayıtlı bir araç bulunmakta olup üzerinde 3 ayrı icra dosyasından haciz mevcuttur. İİK’nun 105.maddesinde belirtildiği üzere hacze kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK’nun 143.maddesinde belirtilen aciz belgesi hükmünde olacağı açıktır.
Öte yandan tasarrufun iptali davalarında, dava koşulları hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulu o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.Kefil olan dava dışı M.da borçlu sıfatını aldığından değerlendirme sadece davaya esas işlemin tarafı borçlu Selahattin yönünden yapılmalıdır.
Tüm bu maddi ve hukiku olgular dikkate alındığında, borçlunun aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.