YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14022
KARAR NO : 2018/9508
KARAR TARİHİ : 24.10.2018
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili ile davalı … vekilince talep edilmiş, davalı … vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.10.2018 Salı günü davacılar Vek. Av. … geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde; 03.11.2011 tarihinde davacı …’ın işleteni ve sürücüsü olduğu araç ile davalı …’ın sürücüsü ve davalı …’ın kayden maliki olduğu trafik sigortası bulunmayan aracın karıştıkları kaza sonucu davacı … ile yolcu eşi …’ın yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … yönünden tedavi ve ilaç giderleri için 200,00 TL, geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle 1.000,00’er TL maddi
tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … yönünden tedavi ve ilaç giderleri için 50,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili; 10.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini … yönünden tedavi ve ilaç giderleri için 1.965,00 TL, sürekli işgöremezlik nedeniyle 28.496,60 TL ve manevi tazminat için 20.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davacılar vekili; 03.12.2014 tarihli dilekçeleri ile … yönünden sürekli iş görememezliğe ilişkin talebi 30.396,00 TL’ye; manevi tazminata ilişkin taleplerini davacı … için 10.000,00 TL’den 30.000,00 TL’ye, davacı … için ise 5.000,00 TL’den 10.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davacılar vekili … yönünden tedavi ve ilaç gideri talebinden feragat etmiştir.
Davalı … vekili; şartları bulunduğu taktirde sorumluluklarının sürücünün kusuru oranında limit ile sınırlı olduğunu, mahkemenin davaya bakmakta yetkili olmadığını, tedavi masraflarının SGK tarafından karşılanması nedeniyle kendilerinden istenemeyeceğini ve iş gücü kaybı olup olmadığının adli tıp raporuyla tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …; traktörü galeriden 2 sene önce satın aldığını, aracın ruhsat sahibini tanımadığını, kazadan sonra traktörü galeriye iade ettiğini ve parasını alamadığını, davacının maluliyeti ve tazminat taleplerini kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile … için talep edilen tedavi giderinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 03.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’den tahsiline, fazla talebin
reddine; … için 1.965,00 TL ilaç ve tedavi giderinin (200,00 TL’lik kısmının olay, kalan kısmının 10.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 819,95 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminatın (olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) ve 30.396,37 TL sürekli işgöremezlikten kaynaklanan tazminatın (1.000,00 TL’lik kısmının olay, kalan kısmının 10.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) davalı … ile Güvence Hesabından müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …’den tahsiline, fazla talebin reddine; … adına açılan birleşen davanın işleten sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, ayrıca davacı … yönünden manevi tazminatın takdirinde BK’nın 47. maddesindeki (TBK 56.md) özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı … vekilinin (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gereği manevi tazminat ıslah yolu artırılamayacağından davacıların arttırılan manevi tazminat taleplerinin mahkemece kabul görmemesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin (3) ve (4) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından geçiçi ve sürekli iş göremezlik durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman
doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Mahkemece, hükme esas alınan davacı …’in maluliyet oranının belirlenmesi hususunda … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’nın 17.03.2014 tarihli raporuna göre Balthazard yöntemine göre % 8 tüm vücut özür oranına uğradığı kabul edilmiştir. Oysa hükme esas alınan rapor, kaza tarihi olan 03.11.2011 tarihinde yürürlükte olan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmediğinden hükme dayanak yapılması mümkün bulunmamaktadır.
O halde mahkemece, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre davacının daimi işgücü kaybının tespiti yönünden denetime elverişli şekilde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- 2918 sayılı KTK’nun 85.maddesinde, motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan işletenin sorumlu olduğu belirtilmiş olup işletenin kim olduğu 3. maddede açıklanmıştır. Aynı Yasanın 104. maddesinde “motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacıyla veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın neden olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için ZMSS yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.” hükmü düzenlenmiş, bu halde gerçek işletenin (ve araç için Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesi yapan sigortacının) bu zararlardan sorumlu olmadığı, hüküm altına alınmıştır. Ancak bu madde uyarınca galericinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu
tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmektedir. (HGK 06.05.2015 t 2013/17-2197 E 2015/1302 K)
Somut olayda davalı … 24/6/2014 tarihli duruşmada traktörü … Galeri’den iki sene önce satın aldığını, aracın ruhsat sahibini tanımadığını, traktörün üzerinde haciz göründüğü için adına tescil edilmediğini, traktörün parasını ödeyerek satın aldığını ve kazadan sonra traktörü satın aldığı galeriye iade ettiğini beyan etmiş; mahkemece davalının bu beyanı ile traktörün kayden maliki olan …’ın araç işleten sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle onun yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
O halde mahkemece, eldeki veriler ve yukarıdaki bilgiler ışığında, gerekirse ticari defter ve kayıtlar da incelenmek suretiyle KTK’nun 104. maddesi gereğince aracın davalı … tarafından trafik kazasından önce satılıp satılmadığı, davalı …’ın fiili hakimiyet alanından tamamen çıkıp çıkmadığı, aracın teslim edilip edilmediği yönünde araştırma yapılıp, tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte … yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliğinin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren Güvence Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise Güvence Hesabının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.
Somut olayda davalı …’na davadan önce ihbarda bulunulduğuna ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü yerinde ise ıslah edilen miktar yönünden de haksız fiil
sorumluları davalılar Recep ve Kerem yönünden haksız fiil tarihinden, … yönünden ise dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hükmedilen tazminatın ayrılarak ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması doğru olmayıp bozmayı gerekmiştir.
5-Bozma neden ve şekline göre davalı … vekilinin davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı …’e geri verilmesine 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.