Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/13861 E. 2018/2238 K. 13.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13861
KARAR NO : 2018/2238
KARAR TARİHİ : 13.03.2018

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı … hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu 43 parsel 4 nolu bağımsız bölümü 24.01.2012 tarihinde davalı …’ya, 129 ada 15 parsel 22.04.2011 tarihinde davalı …’a onunda diğer davalı …’a devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin taşınmazı borçludan değil davalı …’dan 22.04.2011 tarihinde satın aldığını, borçluyu tanımadığını, satın aldıktan sonra taşınmazda oturan kiracı ile kira sözleşmesini yenilediğini, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı …, davacı ve davalıları tanımadığını, taraflarla yaptığı bir tasarrufu olmadığını, kendisine husumet yöneltilmeyeciğini belirtmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin taşınmazı borçludan değil dava dışı …’dan satın aldığını, satın aldığı tarihten itibarende oğlunun oturduğunu, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu, adına kayıtlı taşınmazları 2009 yılında sattığını ve borçlarını ödediğini, satışların gerçek olduğunu, satın alan şahısların kimlere devrettiğini bilmediğini belirtmiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre davalı … hakkında açılan dava devam ederken 3 taşınmazını 17.09.2009 …’a devrettiği, …’in 4 nolu bağımsız bölümü 24.01.2012 tarihinde davalı …’ya, 5 nolu bağımsız bölümü 04.01.2012 tarihinde …’a, 5 nolu dükkanı 22.04.2011 tarihinde davalı …’a devrettiğini, davalı …’ın borçlunun akrabası olduğunu ispatlayamadığı bu şahısla ilgili başka delile dayanmadığını, davalı … ve …’nın kötüniyeti ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.Somut olayda, dava konularından 43 parsel 4 nolu bağımsız bölüm borçlu tarafından 17.09.2009 tarihinde davalı …’a satılmış, o da 22.04.2011 tarihinde dava dışı …’ya, onun tarafından da 24.01.2012 tarihinde davalı …’ya satılmıştır. Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için bu satış silsilesindeki …’nın da davaya dahili sağlanmalıdır.Bundan sonra borçlu ile … arasındaki tasarruf yönünden davacının akrabalık iddiasının ötesinde, İİK’nun 278-279 ve 280.maddedeki iptal koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, dördüncü kişi … ve …’nın ise İİK’nun 280.maddesine göre borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları yani kötüniyetli olup olmadıkları tesbit edilerek, iyi niyetli olmalarının anlaşılması halinde İİK’nun 283/1 maddesine göre davanın bedele dönüşüp dönüşmeyeceği değerlendirilmeli aksi durumda tasarrufun tüm davalılar yönünden iptaline karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
2-Dava konusu 129 ada 15 parsel borçlu tarafından, 17.09.2009 tarihinde davalı …’a satılmış o da 22.04.2011 tarihinde davalı …’ya satmıştır. Borçlu ile … arasındaki tasarruf yönünden davacının akrabalık iddiasının ötesinde, İİK’nun 278-279 ve 280.maddedeki iptal koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılması dördüncü kişi … yönünden ise 22.04.2011 tarihli satışa ve 01.05.2011 tarihinde davayı … ile kira sözleşmesi yapmasına rağmen 18.10.2011 tarihli hacizde taşınmazda kiracı olarak bulunan … borçlunun kiracısı olduğunu yönündeki beyanı da değerlendirilerek dördüncü kişi …’nın iyiniyeti ve davanın İİK’nun 283/1. maddesine göre bedele dönüşüp dönüşmediği tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.03.2018 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.