Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/13811 E. 2018/9512 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13811
KARAR NO : 2018/9512
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından talep edilmiş, davacı vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.10.2018 Salı günü davacı vekili Av. … geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; 31.12.2013 tarihinde davalıların maliki ve sürücüsü olduğu aracın davacının maliki ve sürücüsü olduğu araca kusurlu şekilde çarptığını, kaza sonrasında davacının aracında maddi hasar meydana geldiğini, aracın tamiri için 75 gün beklemesi sonrasında ZMSS poliçesini düzenleyen davalı …Ş.’ne yaptıkları hasar başvurularının reddedildiğini, davacının aracının uzun süre tamirde kalmasından dolayı mağdur olmamak için günlük 50,00 TL’den araç kiraladığını, hasarın tespiti için … Sulh Hukuk Mahkemesine tespit davası açıldığını ve bu tespitte araçta meydana gelen hasarın 21.671,00 TL olduğunun belirlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla araçta meydana gelen 21.671,00 TL maddi zarar ile 3.750,00 TL araç kiralama bedeli olmak üzere toplam 25.421,00 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren, 647,00 TL tespit masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (Axa Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu poliçe limitleri dâhilinde olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Şener ve … vekili; dava konusu kazada davalıların herhangi bir kusurunun olmadığını, kazaya sebebiyet verenin dava dışı plakası alınamayan bir araç
olduğunu ve aracın hasarlı olarak beklemiş olmasının bedelinin davalılara yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. Vekili; dava konusu olayda yapılan ihbar sonrasında yapılan incelemede hasar ile kazanın oluşumunda uyumsuzluk tespit edildiğini, bu uyumsuzluk nedeni ile hasar dosyasının reddine karar verildiğini ve araç kiralama bedelinin poliçe teminatı içerisinde değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.452,30 TL hasar bedeli ve 162,50 TL araç mahrumiyet zararı olmak üzere toplam 1.614,80 TL’nin davalı … şirketi yönünden 20/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere, davalılardan … ve … yönünden kaza tarihi 31/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ile davalılar Şener ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup davalılar Şener ve … aleyhine hükmedilen 1.614,80 TL maddi tazminat yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı … ve … vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve araç mahrumiyet bedeli istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunun 85 maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir
teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. Maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine TBK 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
TBK 61. Maddesine göre müteselsil sorumluluk ya aynı sebebe ya da değişik sebeplere dayanabilir.
1-Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan müteselsil sorumluluk:
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan olabilir.
2-Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olması
Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumluluğu söz konusu olabilir. Aynı zararı doğuran çeşitli sebepler kusur sorumluluğu (haksız fiil), sözleşme veya kusursuz sorumluluk (kanun) olabilir. Bu suretle birden çok zarar verenden biri aynı zararı haksız fiil diğeri sözleşme bir başkası da özen veya tehlike sorumluluğuna göre tazmin zorundadır. Örneğin bir işletmenin şoförü tarafından kullanılan
motorlu araç yolculardan birine zarar vermişse aracın işleteni Karayolları Trafik Kanunu madde 85 gereğince tehlike sorumluluğuna(kusursuz sorumluluk) göre, aracı kullanan şoför Türk Borçlar Kanunu madde 49 uyarınca kusur sorumluluğuna (haksız fiile), sigortacı ise sözleşmeye (poliçe) ilişkisine göre gerçekleşen zararı tazmin etmek zorundadır.
Somut davaya gelince davacının sahibi olduğu araç davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın kusuru ile gerçekleşen kazada hasarlanmıştır. Kazada davalı sürücünün %25 – dava dışı plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde davalılardan zararının tamamını müştereken ve müteselsilen talep etmiştir. Davacı zararın tamamını davalılardan talep etmesi davacının müteselsil sorumluluk ilkesine dayandığının bir göstergesidir. Nitekim YHGK. 24.6.1983 t 9-553/724 E/K belirtildiği gibi “bir davacının kendilerinin tamamen kusursuz olduğundan söz ederek zararlı sonucu meydana getiren müteselsil borçlulardan biri aleyhine açtığı bir davada, zararın tümünü talep etmesi, örtülü olarak değil, aksine Borçlar Yasasının 142. maddesinde öngörülen teselsül kuralına açık bir şekilde dayandığının en belirgin bir kanıtıdır; bu gibi durumlarda; müteselsilen sözcüğünün dava dilekçesinde kullanılmamış olması sonuca etkili değildir” şeklinde kararı bu yöndedir. Ayrıca YHGK. 1,9.1986, Tarih, 4-822/140 E/K sayı kararında “..Davacı, davayı açarken aslında davalı olarak gösterdikleri yönünden, teselsül hükümlerine dayanmıştır. Her ne kadar kusurun % 100’ünün davalılarda olduğunu ileri sürmüş ise de, amacı kendisinin hiçbir kusurunun olmadığını açıklamaktır. Bir kısım kusurun, kimliği belirlenemeyen üçüncü bir kişide olduğu sonradan anlaşılmıştır. Bu durum davacının amacı ve teselsül hükümlerine dayanılması birlikte değerlendirildiğinde zararın tamamından davalıların sorumlu tutulması gerekir..” ifadesi ile davacının davalıyı %100 olarak göstermesinde ki amacın kendisinin kusursuz olduğunu anlatmaya yönelik olduğu belirtilmiştir.
Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türüdür.
Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği davacı kusursuz olduğuna göre zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. Davacı açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre davada dava dışı kişinin de kusurunun bulunması davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88 ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmaları bozmayı gerektirmiştir.
4- Davalı taraf, davaya konu trafik kazası sonucu, davacı aracında meydana gelen gerçek zarardan sorumludur. Davacı, zarar gören konumunda olup, aracında oluşan gerçek zararın tazmini gerekir. Aracının eşdeğer parçalarla onarımını kabul etmesi kendisinden beklenemez. Orjinal parçalar kullanılarak aracın tamir bedeli belirlendikten sonra aracın modeli, onarım işlemi kullanılan parçaların sayısı ve özelliğine göre araçta meydana gelen kıymet kazanma tenzilinin, onarım giderinden mahsubu ile gerçek zararın tesbit edilmesi gerekir. Onarım masrafları, taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar yada taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda aracın, olay tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile olay tarihindeki sovtaj değeri arasındaki fark davacının gerçek zararıdır.
Mahkemece, hükme esas alınan 02.02.2015 tarihli Karayolları Fen Heyeti raporunda; aracın hasarlı parçaları kalem kalem belirlenmeden ekspertiz raporunun uygun bulunduğu belirtilerek meydana gelen hasarın 5.809,05 TL olduğu belirtilmiştir. Oysa; davacı tarafından yaptırılan … Sulh Hukuk Mahkmesinin 2014/155 D.iş sayılı tespit dosyasında verilen 02.04.2014 tarihli raporda; hasarın 21.671,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Yine tamir süresine ilişkin hükme esas alınan 06.07.2015 tarihli raporda; tamir süresinin 13 gün olduğu, davacı tarafından açılan … Sulh Hukuk Mahkmesinin 2014/155 D.iş sayılı tespit dosyasında verilen 02.04.2014 tarihli raporda; tamir süresinin 75 gün olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu aracın hasar gördüğü olaya ilişkin tespit raporu ile mahkemece hükme esas alınan raporlar arasında fark mevcut olup, çelişki giderilmemiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca İTÜ’den seçilecek araç hasarı konusunda uzman bilirkişi kurulundan; davacı aracının orjinal parçalarla onarım masrafının kalem kalem belirlenip tespiti, araçta orjinal parçalarla tamir nedeniyle oluşan kıymet kazanma tenzilinin belirlenip, onarım masrafından mahsup edilmesi, daha sonra aracın pertinin uygun olup olmadığı, pertinin ekonomik ve uygun bulunması halinde, aracın kaza tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespit edilmesi, piyasa rayicinden sovtaj değerinin mahsubu ile davalıların sorumlu olacakları gerçek zararın belirlenmesi; ayrıca araç pert değilse tamiri için gereken süre, pert ise kazada ağır hasarlanan ve onarımı ekonomik olmayan aracın yerine, emsal nitelikte yeni bir araç alması için geçecek makul
süre hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, önceki bilirkişi raporları ile ekspertiz raporunun da irdelendiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalılar Şener ve … vekilinin temyiz dilekçesinin (isteminin) REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar Şener ve …’a geri verilmesine 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.