Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/13526 E. 2018/7976 K. 19.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13526
KARAR NO : 2018/7976
KARAR TARİHİ : 19.09.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davalı … yönetimindeki otomobilin, müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kaza sonrasında müvekkilinin malul kaldığını, tedavi, ilaç, yol vs masrafları olduğunu, bunların yanı sıra bu dönemde çalışamadığı ve maaş alamadığı için kar mahrumiyeti olduğunu, kaza öncesi marangoz olarak çalıştığını, kaza sonrası işinden ayrıldığını ve halen işsiz olduğunu, kalıcı sakatlığı nedeniyle de iş bulamadığını, bakmakla yükümlü olduğu eşi, çocuğu, annesi ve kardeşi olduğunu, gelecek yaşamına etki edecek iş gücü kaybı nedeniyle aylık 334,00 TL kazanç mahrumiyeti söz konusu olacağını, ayrıca kaza tarihinden bu yana sakatlığı nedeniyle işsiz kaldığından 19 aylık maaş bedeli karşılığı olan 19.000,00 TL kar mahrumiyeti söz konusu olduğunu, kaza nedeniyle yapmış olduğu hastane, ilaç, yol vs giderlerin bir kısmının belgeli olmakla birlikte toplamda 15.000,00 TL masrafı olduğunu, adli yardım talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL manevi, 50.000,00 TL maddi tazminatın (işgücü kaybı, harcamalar) kaza tarihinden itibaren işleyecek olan faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat istemini 55.924,60 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, kazada kusuru olmadığını, davacının maddi manevi tazminat talebinin çok yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davasının kabulü ile 55.924,60 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları (destek %25) gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, MK.’nin 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı için takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre, mahkemece manevi tazminata ilişkin karar ve ilam harcına dair hüküm fıkrasında peşin ve bakiye harcın yazılmaması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.