Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/13348 E. 2018/7531 K. 07.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13348
KARAR NO : 2018/7531
KARAR TARİHİ : 07.09.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 14.11.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkillerinin annesi … ’ın vefat ettiğini açıklayıp her bir müvekkil için 25,00 TL’den toplam 50,00 TL ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken müteselsilen davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili, davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı … şirketi vekili, davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemenin de gereği olarak mahkemece verilen hükmün, infazda tereddüt yaratmayacak mahiyette olması gerekmektedir.
Bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği
kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, destekten yoksun kalan davacılar, desteklerinin içinde bulunduğu aracın ZMSS olan SBN sigorta ile karşı aracın ZMSS olan AXA sigorta şirketine karşı destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin dava açmıştır. Davada makine mühendisi bilirkişisi tarafından yapılan inceleme doğrultusunda kusur tayin edilerek, desteğin içinde bulunduğu araç %100 asli kusurlu(SBN sigorta), karşı araç ise kusursuz bulunmuştur (Axa sigorta). Mahkemece kusur raporu doğrultusunda karar verilmiş ise de sigorta şirketleri karıştırılarak davalı … şirketinin kusursuz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Diğer yandan destek zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden rapor alınmış, mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulduğu belirtilmiş olmasına rağmen davacılar birbirine karıştırılarak çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuştur. Bu durum HMK’nın 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, gerekçeli kararın kendi içindeki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekili temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre bu aşamada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 07/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.