Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/12550 E. 2015/14113 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12550
KARAR NO : 2015/14113
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ….. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği (İİK.md.283/1) bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı, bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması geretiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında
fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının irdelenmesi, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin de takdir olunması gerektiği; dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 7.10.1997 tarihli kredi sözleşmesine dayalı kefaletten kaynaklandığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen 13.6.2008 tarihli tasarrufun takip konusu alacaktan sonra yapıldığı anlaşılmakla birlikte borçlu hakkında alınmış geçici veya kati aciz belgesine dosya içinde rastlanmadığı, bu durumda öncelikle davacıya borçlu hakkında düzenlenmiş geçici (İİK 105) veya kati(İİK 143) belgesi sunması için süre verilmesi, aciz belgesi sunulduğu takdirde dava konusu tasarrufun İİK 278,279,280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi; aciz belgesi sunulmadığı takdirde ise davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediği, kabule göre de takip konusu asıl alacak 6.873,55 TL, iptali istenen tasarrufun değeri ise (itiraz edilmediğinden borçlunun hissesi )2.880,00 TL olduğundan harç ve vekalet ücretinin daha düşük olan tasarruf değeri üzerinden hesaplanması gerekirken dava dilekçesindeki 10.000,00 TL üzerinden hesaplanması, ayrıca iptal kararının takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlandırılmamasının da isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda, dava konusu taşınmaz hissesinin tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu, satış işleminin süreç ve tarihi davalı borçlunun satışa rağmen kısmende olsa taşınmazdaki evi kullanması olguları gözetildiğinde tasarrufun iptali koşullarının somut olayda gerçekleştiği kanısıyla davanın kabulüne karar veril-
miş; hüküm, davalı…… tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece bedel farkı ve borçlunun dava konusu taşınmazı kısmen de olsa kullanması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu belirtilmiş ise de 10.11.2010 tarihli haciz yazıları, 11.2.2015 tarihli kati aciz belgesi ile iptali istenen tasarrufun yapıldığı 13.6.2008 tarihi arasında İİK’nun 278/2 maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiş olduğundan dava konusu tasarrufun İİK’nun 278/3-2 madde gereğince iptale tabi olmadığı, diğer yandan dava konusu taşınmazın borçlu dışındaki diğer malikler tarafından da satılmış olması, dava konusu taşınmaz üzerindeki gecekondu niteliğindeki kerpiç evin çok kısa süre yetmiş altı yaşındaki borçlu tarafından kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığı, davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, iş ilişkisi gibi bir bağlantının bulunmaması, davalı 3.kişi ..’nın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden (kötüniyetli) (İİK.md.280/1) olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı H.. Y..’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.