Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/12039 E. 2018/3299 K. 27.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12039
KARAR NO : 2018/3299
KARAR TARİHİ : 27.03.2018

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin … Yem Gıda Nak.Tarım İnş.Turz San Ve Tic. Ltd.Şti den alacaklı olduğunu, bu alacağı nedeniyle yaptığı icra takibi sırasında alacaklarını karşılayacak haczi kabil mallarının bulunmadığını ancak dava konusu taşınmazlarını 10.07.2012 tarihinde davalı …’e devrettiği, onun da daha sonra diğer davalılara devrettiğini öne sürerek yapılan bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin taşınmazları muvazaalı almadığını, ancak ekonomik sıkıntı nedeni ile sattığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar … Tarım Ür. Gıda Hay. Ve Yem Hammaddeleri İnş. Turz. Nak. Üretim San. Tic. Ltd.Şti ve … vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, taşınmazı borçludan değil, davalı …’ten aldıklarını ve iyiniyetli olduklarından davanın reddini istemişlerdir.Davalı borçlu şirket vekili, ilk satışın taşınmazlar üzerindeki ipotekler ve hacizler mahsup edilmek sureti ile satıldığını, tarımsal faaliyet yapan fabrika binasının yine tarımsal alanda faaliyette bulunan başka kişi ve şahıslarını almasının yaşam deneyimlerine uygun olduğunu, ayrıca davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, icra dosyasındaki belgelerin geçici aciz vesikası hükmünde olmadığı gibi diğer borçlu kefiller hakkında mal varlığı araştırması yapılmadığı, her ne kadar dava konusu taşınmazların akit tablosundaki değerleri ile raiç değerleri arasında açık fark mevcut ise de; bu durumun borçlu şirket ile davalı … arasındaki muvazanın varlığını tek başına kanıtlamaya yeterli olmadığı, başkaca delil sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1.İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul tiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Somut olayda, dosyada bulunan 08.11.2011 tarihli haciz tutanağında, borçlunun adresi terk ettiği ve hacze kabil mal olmadığı tesbit edilmiştir. Haciz yapılan adres borçlu şirketin, kredi sözleşmesinde belirttiği, ödeme emrinin tebliğ edildiği ticaret sicil adresidir.Borçlunun başka bir adresi de bulunmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2005 tarih, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre de; borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan adreslerinde de icraca haciz yapılamıyorsa bu takdirde dahi aciz hali gerçekleşmiş sayılır. Öte yandan, dava borçlu …Yem Gıda Nak.Tarım İnş.Turz San Ve Tic. Ltd.Şti’nin yaptığı tasarrufun iptaline ilişkin olduğundan, aciz hali sadece davalı bu borçlu yönünden dava koşulu olup diğer davanın tarafı olmayan borçluların aciz halinin var olup olmadığı bu davanın konusu ve koşulu değildir.
Bu durumda borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.2-Mahkemenin, bedel farkının tek başına muvazaanın göstergesi olmayacağı ve başkaca delil sunulmadığı gerekçesi ile davanın esastan reddi yönündeki kararı da isabetli bulunmamıştır.Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre, dava konusu 4 parça taşınmaz borçlu şirket tarafından 10.07.2012 tarihinde davalı …’e satılmıştır. Taşınmazlar üzerindeki ipotek ve hacizler dikkate alındığında bedel farkı olmamakla birlikte, taşınmazların üzerinde yayılmış vaziyette yem üretim fabrikası, besi ağılı ve eklentileri bulunduğu keşif ve bilirkişi raporu ile sabit olmuştur.Bu halde yapılan bu satış İİK’nun 280.madde kapsamında işyeri devri niteliğinde olup anılan madde gereğince, usule uygun şekilde yapılmış ilan ve bildirimler olmadığından iptali gerekir. Ayrıca davalı …, …Tarım Ürünleri isimli şirketin sahibi olarak borçlu ile aynı alanda faaliyette bulunduğu dan borçlunun mali durumu hakkında da bilgi sahibi olması gerekin kişi olduğu anlaşılmıştır.Öte yandan davalı … 18.07.2012 tarihinde dava konusu taşınmazlardan 106 ada 4 parseli davalı … Tarım Ür. Gıda Hay. Ve Yem Hammaddeleri İnş. Turz. Nak. Üretim San. Tic. Ltd.Şti satmıştır. Anılan şirket dördüncü kişi olup iyiniyetli olması halinde yaptığı tasarruf geçerlidir. Davacı banka tarafından sunulan kayıtlardan borçlu şirket ile … Tarım Ür. Gıda Hay. Ve Yem Hammaddeleri İnş. Turz. Nak. Üretim San. Tic. Ltd.Şti’nin aynı alanda faaliyette oldukları ve ticari ilişkileri bulunduğu anlaşıldığından, bu şirketten borçlunun mali durumu ve alacaklıların ızrar kastığını bildiği veya bilmesi gereken şirketlerden olduğu anlaşılmaktadır. Diğer 103 ada 3 ve 1 parseller ise yine davalı … tarafından 21.11.2012 tarihinde davalı …’e satılmıştır. Bu şahsında borçlu şirket ile ticari ilişkisi olan dava dışı … Tarım…Ltd.Şti ortağı olduğu da belgelenmiştir. Bu halde davalı …’in de borçlunun mali durumu ve alacaklıların ızrar kastığını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu sabit olduğundan, davalılar … Tarım Ür. Gıda Hay. ve Yem Hammaddeleri İnş. Turz. Nak. Üretim San. Tic. Ltd.Şti ve …’in iyiniyetli olduklarından söz edilmemez.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın İİK’nun 280 .maddesi gereğince tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerel davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.03.2018 oybirliği ile karar verilmiştir.