Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/11725 E. 2018/84 K. 16.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11725
KARAR NO : 2018/84
KARAR TARİHİ : 16.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa’ya dayalı menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı vergi idaresinin haciz ihbarnamesi ile dava dışı borçlu Paksan Paketlenmiş Kireç…A.Ş’nin borcundan dolayı davacı bankadaki mevduatına haciz konulduğunu bildirdiğini, ancak bildirime süresinde itiraz edilemediğini, davacı bankanın kamu borçlusu şirketin mevduatı üzerinde kredi sözleşmesinden kaynaklanan rehin, takas-mahsup hakkı olduğundan, davalı idareye borçlu olmadığının tesbitini talep etmiştir.
Davalı alacaklı vergi idaresi vekili,yasal süresinde itiraz edilmediğinden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporundan, davacı bankanın borçlu şirket ile imzaladığı kredi sözleşmesinin 5.maddesine göre borçlunun mevduat hesaplarında bankanın herhangi bir ihbara gerek olmaksızın virman, takas ve hapis hakkının bulunduğu ve kredi borçlarını karşılayacak miktarın banka rehinli olduğunun anlaşıldığı, davacı bankanın davalının haciz talebinden önce rehin hakkını kayıtlarında işlemesinin yasaya uygun olduğu ve davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar vermiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,6183 sayılı yasanın 79.maddesinden kaynaklanan menfi tesbit davasına ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi olarak takdir edilmesi de hatalı olmuştur.
Öte yandan, Harçlar Kanunun 2588 sayılı yasa ile eklenen (J) bendi hükmü uyarınca Genel Bütçe kapsamındaki kamu idareleri yargı harcından muaftır. Kural olarak dava kabul edilirse harç münhasıran davalıya yükletilir ancak davalı idare harçtan muaf olduğundan harcın davalıdan alınmasına karar verilmeyeceği gibi davacıya da yükletilemez. Bu durumda davacının peşin olarak yatırmış olduğu harcın iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken davalı idarenin harçtan sorumlu tutulması da isabetli olmamıştır.
Ne var ki, H.U.M.K’nun 438/7.maddesi uyarınca bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının 2. bendinin tümünün silinerek yerine” Davalı idare harçtan muaf olduğundan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 851.05 TL harcın talep halinde davacıya iadesine “ ibaresinin yazılmasına 4.bendindeki “6.372,94 TL” ibaresinin silinerek yerine “1.320,00 TL” ibaresinin yazılmasına yine 3.bendin tümünün silinerek yerine “-Davacı tarafından yapılan 44,60 TL tebligat, 15,00 TL müzekkere gideri, 275,60 TL talimat ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 335,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,“ ibaresinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.