Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/1160 E. 2015/10663 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1160
KARAR NO : 2015/10663
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2014
NUMARASI : 2011/534-2014/515

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı yönetimindeki aracın, müvekkiline ait araca çarpması sonucu aracın hasarlandığını, müvekkilinin henüz 2 ay önce aracı sıfır km olarak satın aldığını, aracın onarımının yapıldığını ancak kaza ve onarım sebebiyle araçta değer kaybı oluştuğunu, davalının olayda tamamen kusurlu olduğunu belirterek 25.000 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin dava tarihi itibariyle yetkili olmadığını, kusuru, tazminat miktarını kabul etmediğini, kaza tutanağının geçersizliğinin tespiti için dava açtıklarını, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, değer kaybından….. şirketinin sorumlu olduğunu, davanın …. Sigorta A.Ş’ne ihbarının gerektiğini, aracın orjinal parçalarla onarıldığını, değer kaybı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 18.000 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, 26.9.2011 tarihinde, 1086 Sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu tarihte açılmıştır. Mahkemelerin yetkisinin davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir. Yazılı yargılama usulünde (Asliye Mahkemelerinde) yetki itirazı ancak esasa cevap süresi içinde ileri sürülebilir. (HUMK 189/1.md.) Cevap süresi HUMK’da kural olarak 10 gündür. Hakim, davalıya 10 günden fazla bir cevap süresi verebilir; bu halde, davalı yetki itirazını hakimin vermiş olduğu bu cevap süresi içinde yapabilir.
Somut olayda, dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olup, yazılı yargılama usulüne tabi ise de; davalı adına gönderilen dava dilekçesi tebligat zarfına, HUMK 508, 509, 510.maddelerini içeren meşruhat yazılmış ve bu şekilde davalıya duruşma gününe kadar süre verilmiştir. Bu durumda, davalıya, duruşma gününe kadar cevap dilekçesi verme hakkı tanınmış kabul edilmelidir. Davalı vekili ilk duruşma günü tarihi olan 12.1.2012 tarihli cevap dilekçesinde, HUMK 9 ve 21.maddelerine göre, mahkemenin yetkisiz olduğunu müvekkilinin ikametgahının ve olay yerinin Üsküdar Asliye Hukuk Mahkemesinin (şimdi İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi) yargı çevresi içinde kaldığını ileri sürmüştür. Gerçekten, olay yeri Kadıköy, davalının ikamet adresi Maltepe’dir. Mahkemece, davalı vekilinin yetki itirazı HMK’nın 16.maddesi gereğince reddedilmiş ise de; 6100 Sayılı HMK dava açıldıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Yetkinin, dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davalı vekilinin yetki itirazının (davetiyeye yazılan meşruhata göre süresinde cevap dilekçesi verdiği ve yetki itirazında bulunduğu oda kabul edilerek) kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz talebinin kubulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davalı U.. B.. vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.