Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/9826 E. 2014/9573 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9826
KARAR NO : 2014/9573
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2013/423-2014/53

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Kemeraltı Anafartalar Caddesi Bina Sağlıklaştırma Profesi (ikinci etap düzenleme işi)” kapsamında tadilatının yapılması işinin dava dışı G. Ç.’a ihale edildiği, G. Ç.’ın davalı V. K.’a, bu kişinin de İbrahim Yapıcı’ya işi yaptırdığı, hatalı kablolar nedeni ile davacının işyerinde yangın çıktığı ve işyerindeki emtianın hasarlandığını, bu zarardan işyerinin davalı nezdinde sigortalı olması nedeni ile E. Sigorta A.Ş. ve alt taşeron olan Veysi Kaplan’ın sorumluğu olduğunu belirterek 42.963,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı E.Sigorta A.Ş. vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını ve teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Veysi Kaplan vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasına temel teşkil eden alacağın kaynağının haksız fiil teşkil etmesi, aynı konuda İzmir Asliye 4. Hukuk Mahkemesi’nin 2012/412 esas sayılı dosyasının derdest olması, her ne kadar davalı sigorta şirketi davada taraf olarak gösterilmiş ise de davacı ile davalı sigorta şirketi arasında bir akdi ilişkinin olmadığı, bu bakımdan davacının sırf davada sigorta şirketini taraf göstermek suretiyle davayı Ticaret Mahkemesi’nde açımsanın usul ve yasaya uygun olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği gibi asliye mahkemeleri, Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Asliye
Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu TTK’nun 4. maddesinde sayılmıştır. Bundan başka, bir yerde ticaret mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalarda hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir (TTK’nun 5/II).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a)Bu Kanunda,
b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Somut olayda davacı kendisine ait işyerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Kemeraltı Anafartalar Caddesi Bina Sağlıklaştırma Profesi (ikinci etap düzenleme işi)” kapsamında tadilatının yapılması işinin alt taşeron olarak davalı tarafından üstlenildiği ve davalının kusuru ile işyerinin yanarak hasara uğradığı iddia edilmiştir. Görüldüğü gibi davacı tacir olarak faaliyet gösterdiği gibi davalının da ileri sürülen tadilat işinin yüklenicisi olması bakımından tacir olduğu, bu bakımdan her iki tarafın tacir olduğu ve ticari işletmeleri ile ilgili bir uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında davacının işyerinde meydana gelen yangın sonucu uğranılan hasarın diğer davalı sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığı yönündeki iddianın da sigorta hukukuna ilişkin olması ve TTK’da düzenlenmiş olması bakımından Ticaret Mahkemesi görev alınında kaldığı dikkate alınarak davanın esasına girilmesi yerine yazılı olduğu şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.