Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/9628 E. 2014/9473 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9628
KARAR NO : 2014/9473
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

MAHKEMESİ : Bergama 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13.02.2014
NUMAR : 2012/163-2014/96

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı G. Sigorta A.Ş vekili ve T.. K.. vekili ile Z.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü

-K A R A R-

Davacı vekili; 14/07/2011 günü Y. C.’nin sevk ve idaresinde bulunan araç ile yine aynı istikamette seyir halinde sağ şeritten sol şeride doğrultusunu değiştiren maktül E. K.’nün sevk ve idaresindeki traktöre çarpması sonucu meydana gelen kazada maktül E. K.’nün asli kusurlardan doğrultu değiştirme kusurunu işlediğini, Y. C.’nin ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını ancak kaza sonucunda kullandığı aracında ağır hasar meydana geldiğini,araçta toplam 30.676,00-TL hasar tutarının tespit edildiğini, aracın kaza öncesi piyasa rayiç değerinin 13.500,00-TL olduğu dikkate alındığında aracın hasarlı haliyle değerlendirilmesinin uygun olacağının anlaşıldığını, aracın sovtaj değerinin 2.500,00-TL olmasından dolayı bu değer düşüldükten sonra müvekkilinin 11.000,00-TL maddi zarara uğradığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 11.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı G. Sigorta vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dava konusu olay sonucu meydana gelmiş bulunan hasar nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun olmadığını, söz konusu kazanın 14/07/2011 tarih saat 12:00 civarında meydana geldiğini, müvekkili şirket kayıtlarında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesinin 14/07/2011 tarih saat 12,56’da tanzim edildiğini, kaza meydana geldikten sonra tanzim edilen poliçe sebebiyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle davanın müvekkili şirket yönünden reddini istemiştir.
Davalı B. B. Paribas (T.. K.. AŞ) vekili;davacının zararına sebep olduğu ileri sürülen aracın  müvekkil şirket ile dava dışı H.. Y.. arasında Beşiktaş 3. Noterliğinin 14/03/2008 tarih ve 9166 sayılı evrakından imzalanan düzenleme  finansal kiralama sözleşmesi ile kiracı şirkete 5 yıl süre ile kiralandığını, 2198 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 3 ve 85. Maddesinde aracın malikin değil işletenini sorumlu tuttuğunu, zarardan H.. Y.. sorumlu olduğunu davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, aracın müvekkili tarafından Zürich Sigorta AŞ ye 5083130 nolu poliçe ile kasko sigortası yaptırdığını beyanla müvekkili şirket hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Z.. Y.. vekili; Maktül E. K.’nün müvekkilinin işçisi olmadığı gibi çalıştığı iddia edilen çiftliğin sahibinin de müvekkilinin olmadığını diğer davalı Finansal Kiralam  şirketi ile akdedilen finansal kiralama sözleşmesinde de borçlu ve kiralayan müvekkili değil iş bu sözleşmenin kefili olduğunu, müvekkilini bu davada davalı sıfatının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile 11.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar davalı Z.. Y.., G.. A.. ve T.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı G. Sigorta AŞ vekili zorunlu mali mesuliyet sorumluluk sigorta poliçesinin kaza meydana geldikten sonra düzenlendiğini savunmuş, ancak mahkemece davalının bu savunması değerlendirilmeden sorumluluğuna hükmedilmiştir. Bu halde davalı savunmasının değerlendirilerek düzenlenen poliçe ile ilgili sigorta şirketince tutulan kayıtların getirtilerek poliçenin düzenlendiği tarihin açık olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulmak gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere İşlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, dosya kapsamında bulunan finansal kiralama sözleşmesine göre, kazaya karışan aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile davalı H.. Y.. tarafından kiralandığı anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Yasa’nın 3.maddesi gereğince, uzun süreli kiralama sözleşmesi ile zarar gören aracın işletenlik sıfatı davalı H.. Y..’ya geçmiştir. Buna göre davalı finansal kiralama şirketinin işletenlik sıfatı bulunmadığından hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece davalı Z.. Y.. açısından sorumluluğuna karar verilmiş ise de bu sorumluluğun dayanağının karar gerekçesinde gösterilmemiş olması da doğru bulunmamıştır.
4-Kabul şekline göre; onarım masrafları, taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşan ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda aracın olay tarihindeki 2. el piyasa rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki fark gerçek zararı oluşturur.Buna göre mahkemece davacı tarafın tek taraflı olarak aldırmış olduğu tespit raporuna tek başına itibar edilmeyerek gerçek zarar hesabı yönünde alanında uzman bilirkişiden gerçek zarar hesabı yönünden rapor alınmamış olması doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı G.. A..vekilinin sair temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı G.. A..yararına (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı T. Finansal Kiralama A.Ş.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı T.. K.. A.Ş. yararına (3) ve (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Z.. Y.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı Z.. Y.. yararına BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar G. Sigorta A.Ş,Finansal Kiralama A.Ş ve Z.. Y..’ya geri verilmesine 11.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.