Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/9539 E. 2014/13800 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9539
KARAR NO : 2014/13800
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2011/425-2013/139

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan bozma ilamında, İİK’nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerektiği ancak 5411 sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13-16. madde hükmüne göre davacı bankanın sermayesinin yarısından fazlasının Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aciz belgesi aranmayacağı belirgin olup bir an için aciz belgesinin aranmasının düşünülmesi halinde dahi icra dosyasında yapılan malvarlığı araştırmaları ve fiili haciz tutanağına göre davalı borçlunun aciz halinin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirtilerek davalı borçlunun aciz halinin varlığı kabul edilerek davanın diğer şartlarının araştırılması gereğine işaret edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri arasında çekilen krediler de nazara alındığında fahiş fark bulunmadığı ve satışın muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tasarrufun iptali davalarında, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m. 281 ). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ). Somut olayda bedel farkının olmadığından bahis ile davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı 3. kişi durumundaki Gökmen’in dava konusu taşınmazın önceki maliklerinden olup olmadığı üzerinde durulmamış, borçlu ile aynı beldede oturduğu hususu değerlendirilmemiş ve 3. kişinin babasının ifadesindeki davalı borçlu ile 3. kişinin akrabalık derecesi araştırılmamış başka bir ifade ile davalı Gökmen’in, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olup olmadığı tartışılmamıştır. Hal böyle olunca belirtilen hususların incelenmesi ve irdelenmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.10.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.