Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/9344 E. 2016/11556 K. 15.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9344
KARAR NO : 2016/11556
KARAR TARİHİ : 15.12.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı …Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkillerinin murisi …’nun Vakıflar Bankası …. Şubesinden 07.10.2005 tarihinde 70.000,00-TL tutarında konut kredisi kullandığını, alınan kredinin geri dönüşünü teminen Vakıflar Bankası aracılığıyla davalı …Ş. tarafından hayat sigortası tanzim edildiğini, murisin zaman zaman kredi ödemelerinde güçlük yaşasa da büyük ölçüde düzenli ödemelerle kredi taksitlerini ve ödeme planında belirlendiği vadelerde hayat sigortası primlerini yatırmaya devam ettiğini, murisin geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde 06.05.2010 tarihinde vefat ettiğini, vefatını müteakip mirasçıları olan müvekkillerinin krediyi kullandıran ve sigorta primlerini tahsil eden ilgili şubeden defalarca poliçeyi talep etmişse de, poliçenin ibraz edilmediğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 7.500.00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacağa vefat tarihi olan 06.05.2010 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili, müvekkili şirketi ile diğer davalı arasında yapılan … Sigortası ile 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu uyarınca Hazine Müsteşarlığına tasdik ettirilerek yürürlüğe alınan… Sigorta Sözleşmesi yapıldığını, yapılan sözleşme incelendiğinde, sigorta ettirenin diğer davalı banka
olduğunun, kredi kullanan müşterilerin banka tarafından sigorta ettirildiğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin vefat teminatından sorumlu tutulabilmesi için vefat tarihi itibarıyla geçerli bir sözleşmenin yapılmış olması ve priminin ödenmiş bulunması gerektiğini, müvekkili şirket kayıtlarında yenilenmiş bir sigorta sözleşmesinin ve ödenmiş bir primin bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …A.O Vekili, davaya konu olayda, müvekkili banka tarafından kredinin kullandırılması esnasında müşteri lehine hayat sigortası yapıldığını, 2005 yılında kullanılan kredi için her yıl yenilenen 1 yıllık süreli hayat sigortası yapıldığını, 2009 yılına kadar da müşterinin talebi doğrultusunda her yıl yenilendiğini, 07.10.2009 tarihinde müşterinin taksitleri aksatmaya başladığını, dolayısıyla sigortanın yenilenmesi konusunda da herhangi bir talebi olmadığını, müşterinin temerrüde düşmesi nedeniyle müvekkili bankanın alacağı hakkında 28.01.2010 tarihinde 63.876,30-TL. ana para üzerinden takibe aktarıldığını, bu arada borçlunun 25.04.2010 tarihinde trafik kazası geçirerek 06.05.2010 tarihinde vefat ettiğini, müşterinin vefatından sonra 13.07.2010 tarihinde dosya alacağının tahsilatla kapandığını, netice itibarıyla 2009 tarihinden itibaren kredi taksitlerinin aksatıldığını, müşteri tarafından sigorta yapılmasına yönelik bi talep bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davalı …’na yönelik davanın husumetten reddine, davalı …Ş.’ne yönelik ıslah edilen davanın kısmen kabulü ile 7.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı …Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı sigorta şirketi vekilinin tüm, TTK 1268. maddesi gereğince zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına göre, davacılar vekilin ıslaha yönelik zamanaşımı definin reddi gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin davalı Bankaya yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Somut olayda, her iki davalı arasında 01.02.1993 başlangıç tarihli Kredi Hayat Sigortası Sözleşmesi aktedilmiş olup, Sözleşmenin 3.maddesinde bankadan kredi alan 18-70 yaş
arasındaki tüm müşterilerin, bu grup sigortasına dahil olacakları düzenlenmiş, 2.maddesinde ise vefat halinde sigortanın kredi borcunu bankaya, kalan kısmını ise mirasçılara ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Banka ile muris arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin eki olan ve kredi taksitlerini gösteren cetvelde ise yılda bir kez ödenecek kredi taksitine sigorta pirimi de eklenmek suretiyle kredi borcunun biteceği 07.10.2020 tarihine kadar murise hayat sigortası yaptırılacağı güvencesi verilmiştir. Zaten üst paragrafta incelenen çerçeve sigorta aktine göre de muris kredi kullanmak suretiyle bu poliçeye dahil olmuştur.
Davalı bankanın acente sıfatıyla sigorta primini de vefattan önce tahsil ettiği hususu da uyuşmazlık konusu değildir.
Bu durumda, davalı sigorta şirketi sigorta akti gereği kredi borcu kadar bankaya, kalan kısım için mirasçılara karşı sorumlu olduğu gibi davalı bankada kendi yaptırdığı hayat sigorta poliçesi nedeniyle bakiye kredi alacağını sigorta poliçesini tanzim eden ve poliçenin 3.maddesi gereği ödeme yükümlülüğü doğan kendisiyle aynı sermaye gurubu içinde yer alan sigorta şirketinden talep etmesi gerektiği halde davacı mirasçılardan tahsil etmesi nedeniyle bu miktar kadar mirasçılara karşı sorumludur.
Bu nedenle davalı Banka yönünden husumetten ret kararı verilmesi doğru olmamakla kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacılar vekilin ıslaha yönelik zamanaşımı definin reddi gerektiğine dair temyiz itirazının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin davalı Bankaya yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 383,32 TL kalan harcın temyiz eden davalı …Ş’nden alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.