YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9087
KARAR NO : 2014/13394
KARAR TARİHİ : 15.10.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/06/2012
NUMARASI : 2012/89-2012/145
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı A.. T..’ün müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmaz payını diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı L.. B.. davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece tasarrufun iptaline konu edilen işlemin kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı borçlu Adnan’ın kendisine tapu tahsis belgesi ile tahsis edilen taşınmazın 1/2 payını diğer davalı L.. B..’e satış vaadi sözleşmesi ile sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Mahkemece, taşınmazın mahkeme ilamına dayalı olarak tescil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin kabul şekli yasal düzenlemenin amacına uygun düşmemektedir. İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz. Tarafların iradelerinin uygunluğu ile bir mahkeme hükmünün elde edilmesi halinde nizalı bir yargıdan bahsedilemez. Bu gibi hallerde tarafların uygun iradesi hükmün oluşmasına yetmektedir. Alacaklısından mal kaçırmak amacında olabilen borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı aralarında satış vaadi sözleşmesi yaparak Belediye aleyhine birlikte tescil davası açmışlar, yargılama sırasında ise taşınmazın kalan kısmına ilişkinde satış vaadi sözleşmesi yapılarak taşınmaz borçlu davalı tarafından diğer davalıya satılmış ve mahkemece 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca davanın kabulüne ve taşınmazın davalı L.. B.. adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Davacının asıl amacı, tescile ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları, tescil davasını birlikte açmışlardır. Gerek tasarrufun iptali davalarında, gerekse 6100 sayılı HMK.nın 376. (1086 sayılı HUMK.nun 446.) maddesinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak suretiyle açılan davaların yasal düzenlemelerinin, aynı amaca yönelik olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemece tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde, yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.