Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/9064 E. 2016/8109 K. 26.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9064
KARAR NO : 2016/8109
KARAR TARİHİ : 26.09.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının kullandığı araç ile davacının kullandığı aracın çarpışmasıyla oluşan kazada davacının ağır şekilde yaralandığını, kazada davalının tam kusurlu olduğunu, davacının yaralanması nedeniyle çeşitli ameliyatlar geçirdiğini ve halen koltuk değnekleri ile yürüyebildiğini, uğradığı cismani zarar nedeniyle manevi zarara uğradığını belirterek 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza tarihinden sonraki iki yıl içinde açılmadığından talebin zamanaşımına uğradığını, davalının kazada kusuru olmadığını, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının kaza nedeniyle maluliyeti oluşmadığı, kazadan kısa süre sonra normal yaşamına döndüğü, manen çöküntüye uğramadığı, manevi tazminat müessesesinin sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu kaza nedeniyle davacının Uzun süren tedavi sürecinde duyduğu elem gerekçesiyle manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin reddine karar verilmiştir.
Davaya konu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK m. 56), “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam
öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeye göre, haksız fiil sonucu cismani zarara uğrayanın manevi tazminat talep edebilmesi için, cismani zararın kalıcı maluliyet boyutuna ulaşması zorunluluğu bulunmadığı gibi, cismani zarara uğrayıp tedavi görmek durumunda kalan kişinin manevi açıdan zarara uğrayacağı da izahtan varestedir.
Bu durumda, Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), cismani zarara uğrayana, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hakkaniyete uygun bir miktar paraya hükmetmesi gerekir.Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının tedavi kayıtlarına göre tedavi sürecinin uzunluğu ve yaralanmasının ciddiyeti, tarafların kazadaki kusur oranları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlenecek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.