Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/8257 E. 2015/14770 K. 22.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8257
KARAR NO : 2015/14770
KARAR TARİHİ : 22.12.2015

MAHKEMESİ : …Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalı borçlular … hakkında takipler yapıldığını, borçluların alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiklerinden, davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davalı …in kötü niyetli olarak elinden senet alarak takibe geçtiğini amacın mal varlığını ele geçirmek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ve … vekili, taşınmazların şufa hakkı kullanılarak alındığını, bir kısım takibin kesinleşmediğini belirtmişlerdir.
Diğer davalılar, duruşmaya katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, taşınmazı satın alan dördüncü kişilerin kötü niyeti ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davacı … tarafından … 3.İcra Müdürlüğünün 2010/4378 ve 2010/ 4023 sayılı takip dosyalarında borçlular … hakkında takip başlatılmış, borçlu Emin takibe itiraz ederek takip durmuş, alacaklı tarafından bir itirazın iptali davası açılmamıştır. Diğer davacı Selahattin ise sadece Ergin hakkında takip yaptığından borçlu Emin ve ondan devir alan Belgin ve … aleyhine açılan davanın kesinleşmiş takip bulunmaması nedeni ile reddi ile davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın esastan reddi ile nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı … hakkındaki takipler yönünden ise,… 3.İcra Müdürlüğünün 2010/4378 sayılı takip dosyasından anılan davalı hakkında yapılmış bir haciz ve alınmış bir aciz belgesi olmadığından bu takip yönünden de davanın ön koşul yokluğundan reddi ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.
… 3.İcra Müdürlüğünün 2010/4023 ve … 2.İcra Müdürlüğünün 2010/6413 sayılı takip dosyalarında ise dava ön koşulları mevcut olup davalı …’in 27.09.2007 tarihinde oğlu …’e yaptığı satış İİK’nun 278/3-1.maddesi gereğince bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir.Ancak anılan şahıstan devir alan … taşınmazı Şufa hakkına dayalı olarak mahakeme kararı ile aldıkları dolayısı ile kötü niyetli olmadıkları anlaşıldığından İİK’nun 283.maddesi gereğince davalı …’in taşınmazı elinden çıkardığı 08.04.2008 ve 19.03.2009 tarihlerindeki hisselerin değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerekirken bu davalı yönüden de davanın reddine karar verilmesi de mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazıl şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklana nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 22/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.