YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7962
KARAR NO : 2014/7006
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : Mersin 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2013
NUMARASI : 2012/957-2013/478
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı işyerinin davalıların kat maliki olduğu apartmana ait pis su borusunun patlaması sonucu sular altında kalarak hasarlandığını belirtip fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere sigortalısına ödediği 8.379,98 TL’nin 18.04.2012 ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı E.. Y.. vekili, kusura itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı H.. E.. vekili zamanaşımı definde bulunup, dava konu zararın davalının sigortalısının kendi kusurundan kaynaklandığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde zarara sebep olan atık su borusu patlaması olayında kusurun kimde olduğu tespit edilmeden tüm binanın kusurlu kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davanın ticari dava niteliğinde olduğu belirtilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı davada, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği dikkate alınıp davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması iddia ve savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 5.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.