Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/661 E. 2014/2213 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/661
KARAR NO : 2014/2213
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2013/62-2013/273

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı G.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin işleteni olduğu araca davalının trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu hasarlandığını belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak onarım için 11.000,00.-TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı G.. A.. vekili, hasarın tespit tutanağındaki şekilde ve yerde gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin 26.09.2012 tarih, 2012/5071 esas, 2012/10123 karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılama sonucu, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile 11.000,00.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı G.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Genel Şartlarının A.1. maddesinde, “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na (KTK) göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder. Meydana gelen bir kazada zararın ödenmesi veya azaltılması amacıyla, sigorta ettirenin yapacağı makul ve zorunlu masraflar sigortacı tarafından karşılanır. Bu sigorta işletenin (sigorta ettirenin) haksız taleplere karşı savunmasını da temin eder” hükmüne yer verilmiştir. Aynı genel şartların A.3. maddesinde “teminat dışında kalan haller”, B.1. maddesinde “rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri”, B.3. maddesinde “sigortacının halefiyeti” ve B.4. maddesinde ise “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) Mal Sigortalarına ilişkin Genel Hükümlerinden olan 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın “sigortacı” tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartlarına ve TTK 1292/III. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Mahkemece Dairemizin 26.09.2012 tarih, 2012/5071 esas, 2012/10123 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karşın bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilâmında HUMK’nın 275. ve devamı maddeleri hükmünce, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması, İTÜ veya Karayolları Trafik Fen heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı aracında oluşan gerçek zarar miktarı ve davalının savunması gözönüne alınarak hasarın oluşumunun iddia edildiği şekilde olup olmadığı yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınması gerektiğinden sözederek mahkeme kararı bozulmuştur. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yalnızca hasar miktarı değerlendirilmiş, bozma ilamında belirtilen diğer hususlar dikkate alınmamıştır.
Buna göre davalı sigorta şirketinin iddiaları yönünden belirtilen nitelikte bilirkişi raporu alınması ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davalının dosyaya ibraz etmiş olduğu delillerin iddia ettiği vakıaları ispata yeter somut, inandırıcı ve ispat yükünün yer değiştirmesini sağlayacak güçte olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı G.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.