YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6511
KARAR NO : 2014/9825
KARAR TARİHİ : 23.06.2014
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2012/681-2013/112
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu hasarlandığını, müvekkili tarafından sigortalıya 17.969,00 TL hasar bedelinin ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu belirterek müvekkilince ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı M.. A.., kazanın oluşumunda davacıya sigortalı aracın da kusurlu olduğunu, hasarın diğer davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili, kaza yerinin ve davalıların ikametgah adreslerinin İstanbul olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, haksız fiilin İstanbul’da meydana geldiği, davalıların ikametgah adreslerinin de İstanbul olduğu, HMK’nın 16. maddesine göre davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6762 sayılı TTK.’nun 1301. maddesinden (6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi) kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu yerde açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23.6.2014 gününde Üye E.S.Baydar’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davalıların, sürücü-işleteni ve ZMSS Sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davacıya kasko sigortalı aracın 15.05.2011 tarihinde İstanbul ilinde çarpışması sonucu davacıya sigortalı araçta hasar meydana geldiği, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalısına ödendiği iddia edilerek araç hasar bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle davacı tarafından Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde 20.01.2012 tarihinde dava açılmış,
Davalı sigorta vekili mahkemenin yetkisiz olduğunu uyuşmazlıkta İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiş,
Mahkemece 6100 sayılı HMK 16 maddesi gereğince İstanbul mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş,
Davacı vekilinin temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
Dava 6100 sayılı HMK yürürlüğünden sonra 20.01.2012 tarihinde açılmıştır.
6100 sayılı HMK’daki yetki kuralları ve niteliğinin değerlendirilmesinden önce mülga 1086 sayılı HUMK ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki yetki kuralları ve niteliğinin gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Motorlu aracın neden olduğu kazalardan doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, davalının yerleşim yeri (HUMK 9, KTK 110/2), haksız fiilin vuku bulduğu yer (HUMK 21, KTK 110/2), sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer (KTK 110/2) mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Seçimlik hak davacıya aittir.
Birden fazla sorumlunun bulunduğu davalarda ise davanın ortak yetkili mahkeme olan haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açılması gerektiği HUMK 9/2 maddesinde düzenlendiği gibi bir kısım Yargıtay kararlarında da (YHGK. 24.2.1984 gün 1981/11-772 esas, 1984/153 karar, Y.4.HD’nin 23.9.2003 gün 2003/8610 esas, 2003/10502 karar, Y.4.HD 15.7.2004 gün 2004/8738 esas, 2004/9550 karar) vurgulanmıştır.
Davalıların birden fazla olması durumunda davanın ortak yetkili mahkemede açılması gerektiğine ilişkin HUMK 9/2 maddesinde öngörülen kuralın uygulanabilmesi elbetteki tarafların süresinde yetki itirazında bulunmalarına bağlıdır.
Birden fazla davalının olduğu ve davalılardan yalnız birisinin yerleşim yerinde açılan davada diğer davalıların yerleşim yeri nedenine dayalı haklı yetki itirazları karşısında HUMK 9/2 maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi ortak yetkili mahkemedir.
Mülga 1086 sayılı HUMK 9/2 maddesinde düzenlenen ortak yetkili mahkemenin yetkisi kesin yetki olarak düzenlenmediğinden bu konuda uygulamada karşılaşılan ve yukarıda değinilen bazı Yargıtay kararlarına da konu edilen sakıncaların giderilmesi için 6100 sayılı HMK 7/1 maddesi ile getirilen yeni düzenleme ile ortak yetkili mahkemenin yetkisi artık kesin yetki olarak düzenlenmiştir.
Diğer taraftan birden fazla davalının olduğu haksız fiile dayalı davalarda, haksız fiilin vuku bulduğu yerin kesin yetkisi nedeniyle davalıların yerleşim yer mahkemeleri yetkili olmaktan çıkarılarak davalılar yönünden yetkili mahkeme daraltılmış ise de 6100 sayılı HMK 16 maddesinde getirilen yeni düzenleme ile davacıya haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği yerin yanısıra zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmak suretiyle yeni alternatifler getirilmiş, haksız fiil mağdurunun yetkili mahkeme yönünden adalete erişimi daha da kolaylaştırılmıştır.
6100 sayılı HMK 7/1 maddesinde “davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde davanın açılabileceği; Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin belirtilmiş olması durumunda davaya o yer mahkemesinde bakılacağı” öngörülmüştür.
Yasalarda kesin yetki olduğu anlaşılan hallerde başka yer mahkemesinde dava açılması mümkün değildir.
Yetkinin kesin olduğu bazen yasa metninde açıkça ifade edilmekte, bazende maddenin düzenleme şeklinden anlaşılabilmektedir.
HMK 7/1 maddesindeki “… Davaya ancak o yer mahkemesinde bakılır” şeklindeki mutlak ifadeden, yetkinin kesin yetki olduğu sonucu çıkmaktadır.
HMK 7/1 maddesinin hükümet gerekçesinde de (madde 12) öngörülen yetki kuralının kesin yetki kuralı olduğu vurgulanmıştır.
Ortak yetkili mahkemenin yetkisi, hükmün gerekçesinde de ifade edildiği üzere kesin yetkidir. (Ejder Yılmaz HMK sayfa 120)
Somut uyuşmazlıkta davacının yerleşim yeri İstanbul, davalıların yerleşim yeri İstanbul olup, davaya konu trafik kazası da İstanbul’da gerçekleşmiştir.
İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tüm davalılar yönünden ortak yetkiyi taşıyan mahkeme olup, HMK 7/1 maddesinde öngörülen yetki kuralının kesin olması nedeniyle sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.