Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/6338 E. 2014/5779 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6338
KARAR NO : 2014/5779
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2013/279-2013/604

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili müvekkiline ait aracın, müvekkilinin bilgisiyle torunu Onur’a verildiğini, O. T.’nin aracı kullanmak ve kendisini eve bırakmak üzere davalılardan E.. U..’ya teslim ettiği, davalı Emirhan’ın Onur’u eve bıraktıktan sonra araca alması ve diğer davalı Duygu ile gezmeye başlayıp aracı Duygu’ya vermesinden sonra meydana gelen trafik kazası sonucu aracın hasarlandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 8.400,00 TL’nin 07.02.2010 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı E.. U.., zamanaşımı definde bulunup, davaya konu trafik kazasını kendisinin yapmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı D.. U.., zamanaşımı definde bulunarak, trafik kazasında kusurlu olmadığını bildirip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davanın zaman aşımı süresi dolduktan sonra açıldığı belirtilerek davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin
talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza 07/02/2010 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 24/04/2013’dür. Davaya konu trafik kazası sonucu araçta bulunan davalı E.. U.. basit tıbbi müdahale ile iyileşecek biçimde yaralanmış olmakla taksirle yaralama eylemi için ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.