Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/5604 E. 2014/7853 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5604
KARAR NO : 2014/7853
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 45. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2013
NUMARASI : 2013/234-2013/317

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının yaralandığını açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacı için 30.000 TL manevi ve 5.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta limit dahilinde) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalı R. T.. yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Adıyaman Gölbaşı AHM (ATM sıfatı ile) olduğuna karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”, 7.maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Davalılardan ….Sigorta A.Ş’nin ikametinin İstanbul olması nazara alınarak yetki itirazının reddi ile işin esasına girmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.5.2014 gününde Üye H.Y..ve E.S.B…karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davalıların, sürücü, işleten ve ZMSS sigortacısı olduğu …..plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığı iddiasıyla davacı tarafından davalılar aleyhinde İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılmış,
Davalılardan Rıfat Türkan yerleşim yerinin Gölbaşı/Adıyaman olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunmuş,
Davalı Ak Sigorta AŞ davanın reddini savunmuş,
Diğer davalı davaya karşı herhangi bir def’i veya itirazda bulunmamış,
Mahkemece; davalı Rıfat Türkan’ın yetki itirazının kabulüne Gölbaşı/Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiş,
Davacı vekilinin temyizi üzerine sayın çoğunluğun görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz
Dava 6100 sayılı HMK yürürlüğünden sonra 13.09.2013 tarihinde açılmıştır.
6100 sayılı HMK’daki yetki kuralları ve niteliğinin değerlendirilmesinden önce mülga 1086 sayılı HUMK ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki yetki kuralları ve niteliğinin gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Motorlu aracın neden olduğu kazalardan doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, davalının yerleşim yeri (HUMK 9, KTK 110/2), haksız fiilin vuku bulduğu yer (HUMK 21, KTK 110/2), sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer (KTK 110/2) mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Seçimlik hak davacıya aittir.
Birden fazla sorumlunun bulunduğu davalarda ise davanın ortak yetkili mahkeme olan haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açılması gerektiği HUMK 9/2 maddesinde düzenlendiği gibi bir kısım Yargıtay kararlarında da (YHGK. 24.2.1984 gün 1981/11-772 esas, 1984/153 karar, Y.4.HD’nin 23.9.2003 gün 2003/8610 esas, 2003/10502 karar, Y.4.HD 15.7.2004 gün 2004/8738 esas, 2004/9550 karar) vurgulanmıştır.
Davalıların birden fazla olması durumunda davanın ortak yetkili mahkemede açılması gerektiğine ilişkin HUMK 9/2 maddesinde öngörülen kuralın uygulanabilmesi elbetteki tarafların süresinde yetki itirazında bulunmalarına bağlıdır.
Birden fazla davalının olduğu ve davalılardan yalnız birisinin yerleşim yerinde açılan davada diğer davalıların yerleşim yeri nedenine dayalı haklı yetki itirazları karşısında HUMK 9/2 maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi ortak yetkili mahkemedir.
Mülga 1086 sayılı HUMK 9/2 maddesinde düzenlenen ortak yetkili mahkemenin yetkisi kesin yetki olarak düzenlenmediğinden bu konuda uygulamada karşılaşılan ve yukarıda değinilen bazı Yargıtay kararlarına da konu edilen sakıncaların giderilmesi için 6100 sayılı HMK 7/1 maddesi ile getirilen yeni düzenleme ile ortak yetkili mahkemenin yetkisi artık kesin yetki olarak düzenlenmiştir.
Diğer taraftan birden fazla davalının olduğu haksız fiile dayalı davalarda, haksız fiilin vuku bulduğu yerin kesin yetkisi nedeniyle davalıların yerleşim yer mahkemeleri yetkili olmaktan çıkarılarak davalılar yönünden yetkili mahkeme daraltılmış ise de 6100 sayılı HMK 16 maddesinde getirilen yeni düzenleme ile davacıya haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği yerin yanısıra zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmak suretiyle yeni alternatifler getirilmiş, haksız fiil mağdurunun yetkili mahkeme yönünden adalete erişimi daha da kolaylaştırılmıştır.
6100 sayılı HMK 7/1 maddesinde “davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde davanın açılabileceği; Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin belirtilmiş olması durumunda davaya o yer mahkemesinde bakılacağı” öngörülmüştür.
Yasalarda kesin yetki olduğu anlaşılan hallerde başka yer mahkemesinde dava açılması mümkün değildir.
Yetkinin kesin olduğu bazen yasa metninde açıkça ifade edilmekte, bazende maddenin düzenleme şeklinden anlaşılabilmektedir.
HMK 7/1 maddesindeki “… Davaya ancak o yer mahkemesinde bakılır” şeklindeki mutlak ifadeden, yetkinin kesin yetki olduğu sonucu çıkmaktadır.
HMK 7/1 maddesinin hükümet gerekçesinde de (madde 12) öngörülen yetki kuralının kesin yetki kuralı olduğu vurgulanmıştır.
Ortak yetkili mahkemenin yetkisi, hükmün gerekçesinde de ifade edildiği üzere kesin yetkidir. (Ejder Yılmaz HMK sayfa 120)
Somut uyuşmazlıkta davacının yerleşim yeri Hatay, davalılardan Rıfat’ın yerleşim yeri Gölbaşı/Adıyaman, davalı Fatih’in yerleşim yeri Toroslar/Mersin, davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri de İstanbul olup, davaya konu trafik kazası da Gölbaşı/Adıyaman’da gerçekleşmiştir.
Gölbaşı/Adıyaman Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi) haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tüm davalılar yönünden ortak yetkiyi taşıyan mahkeme olup, yerel mahkemenin HMK 7/1 maddesinde öngörülen yetki kuralının kesin olması nedeniyle sonucu itibariyle yerel mahkemenin yetkisizlik kararı vermesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığından yerel mahkeme kararının onanması gerekirken bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.