YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5419
KARAR NO : 2014/7055
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : İzmir 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/47-2013/130
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araca davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarparak hasarladığını belirterek, davacının sigortalı araç hasarı için ödemek zorunda kaldığı 22.283,61 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin İstanbul/Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110.maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vukuu bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Davacı vekili davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Ege Bölge Müdürlüğünün bulunduğu İzmir’de açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 6.5.2014 gününde Üye E.S.B..’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarar nedeniyle ZMSS aleyhine açılan davada sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110/2 maddesi olup, yetkili mahkeme, açılacak davalarda sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tadad edilmiştir.
Davanın açıldığı İzmir Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde sayılan yer mahkemelerinden biri değildir.
Sayın çoğunlukça, davalı sigorta şirketinin İzmir’de Bölge Müdürlüğünün bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde yetkisi kabul edilen şubeye göre daha fazla yetkiyi haiz olduğu gerekçesiyle uyuşmazlıkta İzmir Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de; bu kabul T.C. Anayasasının 6. maddesinde düzenlenen “ Hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı”, Anayasanın 37. maddesinde düzenlenen “Hiç kimsenin kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı”, ve Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenebileceği” ne ilişkin temel kurallara aykırıdır.
Sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin gerek 2918 sayılı yasada, gerek mülga 1086 sayılı HUMK ve gerekse mer’i 6100 sayılı HMK ‘da bir hüküm olmadığı gibi bu konuda hiçbir yasal düzenlemede bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluğun, yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesini yetkili kabulü, tüzük veya yönetmelik hükmü ile yetki kuralı konulamayacağı gibi, davalının kıyas yolu ile kanunen yetkili mahkemeden başka bir mahkeme önünde kendisinin savunmaya zorlanamayacağı ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
Nitekim YİBK 1977/4-4 sayı ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararları ile de Anayasal düzenlemelere paralel olarak mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde şirket merkezi – şube – acentenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının nedeni, şirket merkezi – şube – acentenin işlem ve eylemlerine hukuki değer izafe edilmesi, hukuki statülerinin bulunmasından ileri gelmektedir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda, sigorta şirketlerinin kuruluş, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da Anonim şirket, kooperatif, acente ve şubelerle ilgili hükümler bulunmasına rağmen Bölge Müdürlüğü ile ilgili bir düzenleme hiçbir yasa da yer almamaktadır.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Bölge Müdürlükleri, Şubeler ve Temsilcilikler” başlıklı 10. maddesindeki “Şirketlerin, Bölge Müdürlükleri ve Şube Açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanması, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı kalması kaydıyla serbest olduğuna” ilişkin hükmü, 2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinin yorum yolu ile genişletilerek Bölge Müdürlüğünün yerleşim yerinin de uyuşmazlıkta yetkili olduğunu kabul etmek için yasal bir dayanak teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle;
2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinde öngörülen “şirket merkezi veya şube veya sigorta sözleşmesinin yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi dışında yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkisinin kabulü, T.C. Anayasasının 6, 37 ve 142. maddelerindeki temel hükümler ile YİBK 1977/4-4 ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararlarına aykırı olduğundan yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.