YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4967
KARAR NO : 2014/6994
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2011
NUMARASI : 2011/785-2011/703
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya trafik sigortalı araçta seyahat ettiği sırada gerçekleşen trafik kazası sonucu yaralandığını, kesin maluliyet oranının net şekilde belirlenemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin sürekli işgücü kaybından dolayı uğradığı 7.800,00 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihinden sonraki 8 iş gününün bitimi tarihinden işleyecek kanuni faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, zamanaşımı definde bulunup, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre olay tarihinden itibaren 2918 Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1. ve 2. fıkralarında öngörülen zamanaşımı sürelerinin dolduğu belirtilerek zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’na göre, yazılı yargılama yönteminde zamanaşımı savunmasının, cevap süresi içinde ileri sürüleceği (1086/m.195,202), zaman aşımı savunmasının ilk itirazlardan olmamakla birlikte, cevap süresi içinde verilecek cevap dilekçesiyle ileri sürülmesi gerektiği, cevap süresinin ise on gün olduğu, davalının cevap dilekçesinde, karşılık dava da dahil olmak üzere, bütün iddia ve savunmaları ile nedenlerini bildirmek zorunda bulunduğu, davalının cevap dilekçesini karşı tarafa yazılı olarak gönderdikten sonra onun izni olmaksızın savunma sebeplerini genişletemeyeceği ve değiştiremeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda dava dilekçesi davalıya 02.09.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili on günlük cevap süresinden sonra 28.09.2011 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı vekili, davalının zamanaşımı itirazını kabul etmediklerini bildirerek zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesini isteyerek süresinden sonra yapılan zamanaşımı define muvafakatları olmadığını göstermiştir.
Bu durumda mahkemece davalı vekili tarafından cevap süresi içersinde ileri sürülmeyen ve davacı vekili tarafından da muvafakat edilmeyen zamanaşımı itirazının reddi ile işin esasına girilerek yapılacak yargılama sonunda varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.