Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/4397 E. 2015/8759 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4397
KARAR NO : 2015/8759
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve haklarındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazları diğer davalı yakınlarına devrettiğinden bu devirlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ayrı ayrı verdikleri cevep dilekçelerinde, tasarrufların borcun doğmundan önce yapıldığından dava koşullarının olmadığı ve satışların gerçek olduğundan haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların 05.05.2011 ve 24.08.2011 tarhlerinde devredildiği davacının alacağının 20.09.2011 tarihli çekten kaynaklandığı, davacının borcun doğumunun çek tarihinden önce doğduğunu ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Öte yandan ticari yaşamda çeklerin vadeli ödeme aracı olarak da kullanıldığı bilinen bir gerçektir.
Somut olayda, dava dayanağı takibe konu çek tarihi 20.09.2011 tarihi olmakla birlikte, davacı vekili, davacı alacaklıya bu çekin süre gelen ticari ilişki nedeni ile verildiğini, borç kaynağı olarak gösterilen bir kısım faturaların 18.03.2011 tarihinde düzenlendiğini, bir kısım malların ise faturasız gönderildiğini belirtmiştir. Borçlunun takibe konu borç miktarı ile ilgili bir itirazı olmamış ve takip kesinleşmiştir.
Bu durumda, iptali istenilen takip dayanağı borcun doğum tarihi 18.03.2011 kabul edilerek bu tarihten sonra yapılan satışlar yönünden mahkemece, işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykıdır.
2.Kabule göre ise, dava ön koşul yokluğundan red edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 16.06.2015 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.