Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/4175 E. 2015/12341 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4175
KARAR NO : 2015/12341
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

MAHKEMESİ : Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2012
NUMARASI : 2006/153-2012/124
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacıların murisi Y. P.’nun sürücüsü, murisin babası M. A.’nin işleteni olduğu araç ile davalı M.’in sürücüsü ve S.’in işleteni olduğu aracın çarpışması sonucunda meydana gelen kazada muris Y. P.’nun vefat ettiğini, karşı araç sürücünün kazada %100 kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eş Z. için 30.000,00 TL, davacı anne A. ve baba M.A. için 10.000,00’er TL maddi tazminat ile davacı eş için 20.000,00 TL ve davacı anne ve baba için 15.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında maddi tazminat talebini davacı eş Z.için 100.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekili, kaza yapan aracın diğer davalı Mürsel tarafından kullanıldığını, kaza tarihinden çok önce davalı Sinan tarafından davalı M.’e gayri resmi olarak satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, davacı eş Z. için 100.000,00 TL, davacı anne A. için 10.000,00 TL ve davacı baba M.A. için 10.000,00 TL maddi tazminat ile davacı eş için 10.000,00 TL, anne ve baba için 5.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı M.. Y..’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; davalı S.A.yönünden kaza tarihinde aracı filli hakimiyeti kendisinde bulunmayıp işleten sıfatı olmadığından bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar için ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın davacıların murisinin yaşı, soyal ekonomik durumu, murisin kusursuz oluşu, kaza tarihi ve oluşa göre uygun olmadığı görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
2-2918 sayılı Kanun’un 85. maddesinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş, işletenin ve araç işleticisi teşebbüsün sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 20/d bendinde ise, motorlu araçların satış ve devirlerinin trafik tescil müdürlüklerinde veya noterliklerde yapılacağı öngörülmekte olup, ancak böyle bir satış ve devir işleminin araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişli olduğu açıklanmıştır. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Somut olayda davalılar vekili aracın kaza tarihinden önce davalı Sinan tarafından davalı M.’e haricen satıldığını beyan etmiş, ancak aracın kaza tarihinden önce satışına ilişkin resmi bir belge ile işletenliğin davalı Mürsel’de olduğuna dair delil ibraz edememiştir. Bu durumda mahkemece, kaza tarihinden önce aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde öngörülen biçimde devrini gerçekleştirmeyen araç sahibi davalı S.. A.. hakkında, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 18.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.