Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/4139 E. 2016/10781 K. 22.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4139
KARAR NO : 2016/10781
KARAR TARİHİ : 22.11.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı … Gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı şirket ile …’in maliki ve davalı …’ın kiracısı olduğu mağazada kablo izolelerinin tutuşmasıyla çıkan yangın sonucu müvekkiline işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı mağazada da hasar meydana geldiğini, sigortalısına 23.08.2010 tarihinde toplam 20.120,43 TL hasar tazminatı ödendiğini, davalı maliklerin kusursuz sorumlu, davalı kiracının bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemekten BK. 41. madde gereği kusurlu sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.130,43.-TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte (davalı maliklerin gayrimenkuldeki hisseleri nispetinde) tüm davalılardan kusur oranı nispetinde tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş. vekili, yangının çıktığı yerde müvekkilinin 43/48 oranında hissedar olduğunu, işyerinde 1979 yılından beri davalı …’ın kiracı olduğunu, müvekilinin kusuru olmadığın, elektrik şebekesinin kiracı adına kayıtlı olup sorumluluğun … ile kiracıda olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile, 20.130,43.-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı … Gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK’nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın karşılık 297/1-2. maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
Mahkemece, gerekçe kısmında; 20.130,43.-TL tazminata 23/08/2010 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında ve kısa kararda “davanın kabulü ile, 20.130,43.-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Hükmün gerekçesi ile kısa karar uyumlu olmayıp taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan, bu yön yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan (10.04.1992 gün, 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere) hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı … gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı … Gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı … Gayrimenkul ve İnş. Yat. Ort. A.Ş.’ye geri verilmesine 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.