Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/4065 E. 2014/6418 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4065
KARAR NO : 2014/6418
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2013/70-2013/125

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı A.. A.. vekili ve davalı F.. T.. vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkiline kasko sigortalı aracın, davalı F.. T..’ın maliki olduğu araç ile davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu diğer aracın sürücülerinin sebebiyet verdiği kazada hasarlandığını açıklayıp fazlaya dair haklarını saklı tutarak sigortalıya ödenen bakiye 16.360,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı A. Sigorta Şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı F.. T.. vekili, müvekkiline ait araca bir başka suçtan dolayı ceza mahkemesince el konulduğunu, bu el koyma kararından sonra aracın köy korucularının idaresinde iken kazanın gerçekleştiğini, müvekkilinin işletenlik sıfatının kalmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre davalı A. Sigorta A.Ş aleyhine açılan davanın, davalının dava tarihinden sonra ödeme yapması nedeni ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3.860,00 TL’nin davalı F.. T..’dan tahsiline dair karar verilmiş; hüküm, davalı A.. A.. vekili ve davalı F.. T.. vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı A.. A.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, TTK’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı F.. T..’ın, işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Somut olayda, kazaya karışan aracın kayden maliki davalı F.. T.. ise de araç kazadan önce 09.09.2008 tarihinde Gevaş Sulh Ceza Mahkemesince el koyma kararı verilmiş olup araç köy korucularının kullanımında iken kaza olmuştur. Bu durumda fiili hakimiyet el koyma kararı ile Devlet’e geçmiştir. Kaza tarihi itibariyle davalı F.. T.. aracın işeteni olmayıp işletenlik sıfatı İçişleri Bakanlığındadır. Davalı aracın işleteni olmadığından bu davalı hakkında açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Somut olayda, talep edilen tazminat miktarının, davalı A.. A.. tarafından ödendiği için davanın konusuz kaldığı, tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Bu durumda davalı A.. A.. dava konusu zararın tamamını ilk celseden önce karşıladığına ve dava tarihinden önce temerrüte düşmediğine göre yargılama masrafları ve vekalet ücreti hakkında davalı A.. A.. aleyhine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. A.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı F.. T.. vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar A. Sigorta AŞ, F.. T..’a geri verilmesine 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.