Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/4029 E. 2014/3946 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4029
KARAR NO : 2014/3946
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2012/637-2013/640

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalıya kasko sigortalı olduğunu, aracın beton döküm esnasında toprak kayması sonucu yan yatarak hasarlandığını, davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödemediğini iddia ederek 38.120,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, aracın kaydında dain mürtehin şerhi bulunduğunu, bu sebeple Vakıf Bankası A.Ş.’nin muvafakatı olmadan dava açılamayacağını, ayrıca hasar veren parçanın teminat dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın ksımen kabulü ile 37.758,50 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Poliçede dain ve mürtehin olarak dava dışı Vakıfbankası A.Ş. gösterilmiştir. TTK.’nun 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı Yasa’nın 1270. maddesi hükmüne göre, bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Somut olayda, dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı Vakıfbank A.Ş.’den, dava açmaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakati olup olmadığı hususu mahkemece sorulmuş ise de verilen cevapta, hasarın boyutu teminatı tümüyle geçersiz kılmaması kaydıyla hasar bedelini davalıdan teminine muvafakat ettikleri bildirilmiştir.
Şarta bağlı muvafakatin geçerli olduğu kabul edilemez. Bu durumda mahkemece, dain ve mürtehin sıfatı bulunan Vakıfbank A.Ş’nin açık ve şartsız muvafakati olmadığından davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.3.2014 gününde Üye E.S.B.’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

– KARŞI OY –
Somut uyuşmazlıkta, davacının sigorta ettireni, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta AŞ’nin de kasko sigortacısı olduğu aracın hasara uğraması nedeniyle 38.120,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış,
Davalı davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,
Kararın yasal sürede davalı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda “….1-dain ve mürtehin sıfatı bulunan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketinin davaya muvafakatı kayıtsız şartsız olmadığından davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekirken, 2-…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun 1 nolu bozma gerekçesine katılamıyorum.
4721 Sayılı TMK’nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği”,
Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi “Muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..”,
6102 Sayılı TTK 1456 maddeside “1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı..” hükmünü taşımaktadır.
Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi’nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı sigorta şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, dava dışı Vakıfbank A.Ş.’nin rehin alacağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesine uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.