Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/3489 E. 2014/9706 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3489
KARAR NO : 2014/9706
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2013
NUMARASI : 2011/416-2013/322

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten olan alacağı hakkında icra takibi yaptığını, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunamadığını, ancak borçlu şirketin … ada … parselde kayıtlı arsada kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak üzere anlaştığını, bu sözleşmeye göre borçlu şirkete E Blok 11 nolu bağımsız bölümün düştüğünü, bu bağımsız bölümün şirket adına tapudan devir edilmeden diğer davalı şirket yöneticisi T.. Ç..’ın bu bağımsız bölümü arsa sahibinden alıp kendi adına tapuya işlettiğini, daha sonra da bu bağımsız bölümü başka bir kişiye devir ettiğini satışlar sırasında devir bedellerinin çok düşük gösterildiğini, bu devir nedeniyle borçlu davalı şirketin T.. Ç..’dan alacağı olduğunu icra dosyasında T.. Ç..’a haciz müzekkeresi gönderildiğini ancak ödemede bulunmadığını, T.. Ç..’ın bu işlemlerinden dolayı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu nedenlerle İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptaline karar verilmesini veya fazlaya ilişkin haklarının saklı kalarak 10.000,00 TL nin T.. Ç..’tan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece tasarrufun iptaline ilişkin davada koşullarının oluşmaması, alacak davası yönünden ise alacağın muaccel hale gelmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, tasarruf tarihinden önce doğmuş bir alacağın bulunması ve borçlu hakkında yapılıp kesinleşen icra takibi sonucunda borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Somut olayda davacı taraf davalı şirketten olan alacağı nedeniyle icra takibi yaptıklarını, takip sırasında davalı Tolga’ya haciz müzekkeresi gönderdiklerini, kendisinin herhangi bir ödeme yapmadığını, ayrıca aslında davalı şirkete ait olması gereken taşınamzın da aynı zamanda şirket yetkilisi olan Tolga adına tescil edilip, daha sonra da başka bir kişiye satıldığını öne sürerek davalı Tolga’nın şirketi zarara uğrattığını öne sürerek hem tasarrufun iptali hem de alacak davası açmıştır. Ancak tasarrufun iptali davası ile alacak davasının farklı yargılama yöntemlerine tabi olmaları nedeniyle birlikte görülme imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece tasarrufun iptali davası ile alacak davasının tefrik edilmesi, gerektiğinde tasarrufun iptali davasında alacak davasının bekletici mesele yapılması, ondan sonra tarafların toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.