Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/3486 E. 2014/8589 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3486
KARAR NO : 2014/8589
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2012
NUMARASI : 2009/696-2012/141

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıya trafik sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilleri desteği Eyyup’un meydana gelen kazada vefat ettiğini, ayrıca araçta yolcu olarak bulunan davacılar Mustafa ve Ş.. K..’ın yaralandığını belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak destekten yoksun kalma nedeniyle davacılar Sıtte, İsmail, Mehmet Hanifi, Yahya ve Bedriye için ayrı ayrı 2.000,00.-TL, ayrıca davacılar Mustafa ve Şemseddin’in yaralanması nedeniyle çalışma gücü kaybı ve tedavi gideri için ayrı ayrı 2.000,00.-TL olmak üzere toplam 14.000,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.
Davalı ….. Genel Sigorta Şirketi vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacılar M.. H.. ve Y.. K.. yönünden feragat nedeni ile davanın reddine, davacı Ş.. K.. yönünden zararının karşılanmış olması nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, S.. K.. için 33.623,00.-TL, Bedriye için 290,00.-TL, İsmail için 6.850,00.-TL, M.. K.. için 20.550,00.-TL maddi tazminatın, dava dilekçesinde talep edilen 2.000,00.-TL’lik kısmına dava, ıslah ile arttırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava davacılar desteğinin ölümü nedeni ile Borçlar Kanunu’nun 45. (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma ve 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda davalı tarafından desteğin hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürülmemiştir. Ayrıca kazada vefat eden Eyyup ve davacı yaralı Mustafa sigortalı araç sürücüsü ile amca çocuklarıdır. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan % 25 oranında bir indirim yapılmış ise de, hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı,varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Bu bakımdan mahkemece hatır taşımasından dolayı BK’nın 43. maddesi gereğince indirim yapılmaması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
2-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte trafik sigortasını yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. 2918 sayılı KTK’nın 99/I. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Açıklanan bu ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı sigorta şirketleri ile davacı arasındaki hukuki ilişkin sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla, kaza, davalı sigorta şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Bu bakımdan ıslah edilen miktarada dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 29.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.