Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/3457 E. 2015/8622 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3457
KARAR NO : 2015/8622
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu …’in aleyhine açılan boşanma davası sonucu hükmedilen nafaka ve tazminat alacaklarının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 25.10.2007 tarihinde kardeşi davalı …’e, …’nin 8.2.2011 tarihinde yeğeni …’e, …’nın da tekrar 7.3.2011 tarihinde davalı …’e sattığını, anılan taşınmazın halen borçlu tarafından kullandığını, yine bedeli davalı borçlu tarafından ödendiği halde 3.7.2002 tarihinde kardeşi davalı … adına tescili yapılan taşınmazın da aslında borçlu…’a ait olduğunu belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işlemlerinin iptali ile dava konusu taşınmazların davalılar … ve … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı borçlu … adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu 11 parsel 2 nolu bağımsız bölümün 20.000 TL borca mahsuben davalı …’ye devredildiğini, diğer taşınmazın ise 3.7.2002 tarihinde davalı … tarafından dava dışı 3.kişiden alındığını bu taşınmazla ilgileri bulunmadığını, tasarrufların borçtan önce yapıldığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, davacının 2000-2001 yılında davalı …’dan fiilen ayrılarak evi terk ettiğini, dava konusu taşınmazı 25.000 TL bedelle…’dan aldığını, satış bedelinin 20.000 TL’sinin…’ın borcuna mahsup edildiğini bakiye 5.000 TL’nin de kendisine ödendiğini belirterek davanın reddine savunmuştur.
Davalı … savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu 11 parsel 2 nolu taşınmaz satışının boşanma davasından önce olduğu mal kaçırma amacıyla muvazaalı devredildiği iddiasının ispatlanamadığı, dava konusu 1520 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölümün ise davalı … adına kayıtlı olmadığı bu kişi ile ilgisinin bulunmadığı dava dışı kişiler arasında alınıp satıldığı, davanın ispatlanamadı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. … muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının … takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun … hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda mahkemece dava konusu 11 parsel 2 nolu bağımsız bölümün boşanma davasından önce satıldığı, 1520 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölüm yönünden ise borçlunun tasarrufunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dosya içeriğinden; davacı ile davalı borçlu …’in 17.10.1983 yılında evlendikleri, davalı …’in eşi Nejla’yı dövmesi ve sadakatsiz davranışları nedeniyle tarafların 2001 yılı Eylül ayından beri ayrı yaşadıkları, davacı …’nın 13.9.2001 tarihli eşya tespiti istemi(2001/194-16 D.İŞ) sonucu şahsi eşyalarının 24.9.2001 tarihinde kendisine teslim edildiği, … tarafından davalı koca … aleyhine açılan … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2002 tarih 2001/582 Esas 2002/596 Karar sayılı ilamı ile davacı yararına nafakaya hükmedildiği, davalı koca… tarafından eşi …aleyhine açılan boşanma davasının … Aile Mahkemesinin 2003/228 Esas 2004/499 karar sayılı 7.12.2005 tarihinde kesinleşen ilamı ile…’ın kusurlu olması nedeniyle reddedildiği ve …yararına daha önce hükmedilen nafakanın arttırılmasına karar verildiği, yine …tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesine açılan nafaka arttırım davasının 2007/53-179 E-K sayılı ilamı ile kabul edildiği, son olarak davacı … tarafından 30.10.2008 tarihinde; davalı … tarafından da 15.12.2008 tarihinde açılan boşanma davaları birleştirilerek … Aile Mahkemesinin 13.9.2011 tarihinde kesinleşen 2008/199 esas 2010/69 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına, davacı … yararına daha önce hükmedilen 230,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren 400,00 TL’ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsili ile davacı … …’e ödenmesine karar verildiği, davacı … tarafından ilamın 2011/508 sayılı takip dosyasından 19.9.2011 tarihinde icraya konulduğu ancak herhangibir ödemenin olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı ve mevcut delillerden davacının alacağının boşanma davasının sebebi olan davalı …’in eşi Nejla’yı dövmesi ve sadakatsiz davranışları
oluşturmakta olup tarafların 2001 yılı Eylül ayından beri bu nedenle ayrı yaşadıkları kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlendiğinden borcun doğumunun 2001 yılı Eylül ayı olduğu kabul edilerek dava konusu 11 parsel 2 nolu bağımsız bölümün 25.10.2007,8.2.2011 ve 7.3.2011 tarihli satışlarının takip konusu borçtan sonra yapıldığının kabulü ile 8.2.2011 tarihli tasarrufun tarafı olan davadışı … de davaya dahil edilerek dava dilekçesinin ve duruşma günün kendisine tebliği ile bildireceği delillerin toplanması davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken borcun doğumunun boşanma davasının açılış ve kesinleşme tarihi olarak kabulü isabetli görülmemiştir.
Dava konusu 1520 ada 1 parsel 9 nolu bağımsız bölüm 03.07.2002 tarihinde davalı … tarafından dava dışı …’tan satın alınmış ise de davacı vekili anılan taşınmazın bedelinin borçlu tarafından ödendiğini mal kaçırmak amacıyla kardeşi davalı … adına tapuya tescil edildiğini iddia ederek tapu kaydının iptali ile borçlu… adına tescilini talep etmiştir. Nam-ı müstear olarak yapılan bu tür satışların ispatlanması halinde eldeki davanın alacağın tahsiline yönelik olduğu da gözönüne alınarak İİK’nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak ve davacıya alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekir. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki iddiasının değerlendirilmesi bu konuda davacı ile davalılar… ile …’in delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.