YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2926
KARAR NO : 2014/2908
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/11/2013
NUMARASI : 2012/383-2013/370
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalının işleteni olduğu aracın, alkollü sürücünün sevk ve idaresinde iken başka bir araca çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, müvekkili tarafından karşı araç hasarı için 9.119,56 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin rücu hakkının doğduğunu, bu nedenle ödenen bedelin rücuan tahsili için davalıya yönelik başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının %40 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı sigorta şirketinin karşı araç hasarını ödemek zorunda olduğunu, müvekkiline rücu edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 5.586,56 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi nedeniyle, karşı araç hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin kendi sigortalısına karşı açtığı rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda oluşan hasar, poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %80 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Buna göre, kazanın
oluşumunda karşı araç sürücüsünün de kusuru bulunduğu gözetilip kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.