Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/2779 E. 2014/3773 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2779
KARAR NO : 2014/3773
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2010/337-2013/109

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya ait aracın müvekkili şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın 18.2.2009 tarihinde karıştığı kaza sonucu zarar gören diğer araca poliçe limiti dahilinde hasar bedelinin ödendiğini, sigortalı araç sürücüsü H. B.’ın alkollü olarak kazaya neden olması nedeniyle rücu hakkının doğduğunu belirterek 17.000 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, aracı kazadan önce 2007 yılında sürücü H. B.’a sattığını, tazminatın kendisine rücu edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre davalının aracı kaza tarihinden önce dava dışı Hüseyin Beyhan’a haricen sattığı, kazadan önce Hüseyin Beyhan adına ceza tutanakları ile aracın satıldığının kanıtlandığı, davalının işleten ve sürücü olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK.nun 95/2 nci madde hükmü uyarınca tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4-d maddesi uyarınca sürücünün alkollü olması nedeniyle meydana gelen kaza sonucunda zarar görene ödeme yapan sigortacı, ödediği tazminatı sigorta ettirenden rücuan tahsil edebilir.
Dosya kapsamında yer alan ve dava dilekçesine ekli olarak sunulan sigorta poliçesi ile 06.09.2008-06.09.2009 tarihleri arasında doğan rizikoların teminatı için davalı Hayat Kardan ile davacı arasından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi düzenlendiği iddia olunmuş ise de poliçede davalının imzası bulunmamaktadır. Kural olarak, sigortacı akidi konumunda olan sigorta ettirenden rücuan tazminat talebinde bulunabilir. Mahkemece, aracın poliçe döneminden önce haricen satıldığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme yetersiz olup 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1265. maddesi uyarınca sigortacı sigorta ettirene sigorta mukavelesi gereğince her iki tarafın haiz olduğu hak ve borçları gösteren ve kendi tarafından imza edilen bir sigorta poliçesi veya onun yerine geçmek üzere bir muvakkat sigorta ilmuhaberini ekleriyle beraber vermeye mecburdur. Aynı şekilde 28.10.2007 günlü Resmi Gazete de yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik’in 7. maddesinde sigorta sözleşmesinin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında, bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş olması halinde sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği gibi varsa uğradığı zararın tazminini de talep edebileceği hükmü getirilmiştir. O halde öncelikle davacı sigorta şirketinin ve sözleşmeyi düzenleyen acente kayıtları incelenmek sureti ile poliçenin nasıl ve kimin isteği ile düzenlendiği, primin kim tarafından ödendiği araştırılmalıdır. Davacı, sigorta şirketince poliçenin davalının isteği doğrultusunda düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.3.2014 gününde Başkan A.V ile Üye A.Ş.S’nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Dava, zorunlu mali sorumluluk sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Yasanın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağını, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu hükmünü öngörmektedir. Aynı Yasanın 91/1 maddesinde “işletenlerin kanunun 85/1.maddesinde olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, yasanın 94.maddesinde ise “sigortalı aracın işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmekle yükümlü olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Araç satışının 2918 sayılı Yasının 20/d maddesine uygun yapılması halinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının c4 maddesinde “sigorta sözleşmesi sözleşmeye taraf olan araç işletenini takip eder. İşleten sahip olduğu yeni araca ilişkin bilgileri sigortacıya bildirir. Sigorta sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi işletenin değiştiği tarihten itibaren 10 gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten içinde geçerli alacağı açıklanmıştır.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelere ve bayanlara göre davalı aracını yasanın aradığı biçimde kazadan önce satışını gerçekleştirmemiştir. Bir an için 2918 sayılı Yasanın 20/d maddesine uygun bir satış olsa bile aynı yasanın 94.maddesinin kendisine yüklediği yükümlülüğü yani satışın sigortaya ihbarını yerine getirmemiş ve böylece sigortacının yasadan doğan sözleşmeyi feshetme hakkını kullandırtmadığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 95/2 maddesi hükmüne göre kaza tarihini kapsayan sigorta sözleşmesinde taraf olan sigortalısına (davalıya) şartları var ise ödediği tazminatı rücu edebilecektir.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre, davacı sigortacının sigorta sözleşmesini tarafı olan davalı (sigortalısı) Hayat Kardan’a bu davayı yöneltebileceğinden çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyoruz. Davacının rücu davasını açarken dayandığı nedenler üzerinde durularak bu yönde gerekli araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar vermek üzere yerel mahkeme kararının bozulması görüşündeyiz