Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2014/2595 E. 2015/10520 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2595
KARAR NO : 2015/10520
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2011/131-2013/391

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı C.. K.. ve K.. K.. vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.10.2015 Salı günü davacı İ.. A.. vekili Av. M.. K.. geldi. Davalılar C.. K.. ve K.. K.. vekili Av. T.. B.. geldi. Davalı S.. S.. tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ve davalılar C.. K.. ve K.. K.. vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu S. G.’ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı dava konusu taşınmazlarını oğulları Kazım ve Can’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı Kazim ve Can vekili, tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için öncelikle alacağın gerçek olması gerektiği, alacaklının borçluya 400.000,00 USD borç verebilecek ekonomik durumu sahip olmadığını, borçlu ile davalı üçüncü kişiler arasında husumet olduğundan, böyle bir takibin yapıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacının alacağının kaynağının bu davanın konusu olmadığı, borçlu ve davalı üçüncü kişilerin anne-oğul oldukları ve İİK’nun 278/3-1 maddesine göre usul ve füru arasındaki tasarrufların bağışlama hükmünde olup iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Kazım ve Can vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarruf-
ların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu özelliğinin doğal sonucu olarak davanın görülebilmesi için alacağın varlığı diğer bir deyişle tasarrufta bulunun kişinin borçlu olması ve alacağın bir aciz belgesine bağlanmış olması gereklidir..Davalı üçüncü kişiler aciz belgesine bağlanmış olan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilirler. Dolayısı ile bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, dava ön koşuludur. Eğer davalı borçlunun alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda öncelikle tasarrufta bulunanın borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Aksi takdirde kötü niyetli kişilerin malvarlığındaki bir unsuru iyiniyetle üçüncü kişilere devrettikten sonra işbirliği ile eski tarihli borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yolu ile geri alması mümkün olabilir. Üçüncü kişilerin yargı eli ile zarara uğratılması mümkün değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil imkanı sağlanırken, alacaklının alacağının şeklen varlığı değil, gerçekliğinin de amaçlandığının gözardı edilmemesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı üçüncü kişi, davacı alacaklının borçluya, 400.000 TL ödünç para verecek kadar ekonomik gücü olmadığını, borçlu ile aralarında husumet olması nedeniyle icra takibinin başlatıldığını belirterek alacağın muvazaalı olduğunu iddia etmiştir. Ancak mahkemece bu hususta her hangi bir araştırma yapılmamıştır.
Bu nedenlerle, mahkemece dosya içerisindeki bilgi ve belgeler dikkate alınarak, gerekirse davacının alacağının dayanağının da açıklattırılarak takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı tartışılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle bu husus tartışma konusu yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Kazım ve Can vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar C.. K.. ve K.. K..’na verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar Can ve K.. K..’na geri verilmesine 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.