YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23335
KARAR NO : 2014/19507
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ : Bursa(Kapatılan) 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2014
NUMARASI : 2013/322-2014/209
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış aracın davacının sevk ve idaresinde iken yaşanan tek taraflı kaza neticesinde hasarlandığını, kaza sonrasında sigorta şirketi ile yapılan görüşmede 12.500,00TL hasar bedeli ödenmesi hususunda mutabakata varılmasına rağmen ödeme yapılmadığını ve Bursa 10.İcra Müdürlüğü’nün 2012/10871 dosyası ile başlatılan takibe de davalı tarafça itiraz edildiğini belirterek vaki itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere dayanılarak; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesi kapsamında hasar bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya
aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda,dosya Içerisinde bulunan ihbar föyüne göre sigorta şirketine ihbarın 06.09.2012 günü saat 11.09 da yapıldığı,sigorta şirketinde düzenlenen araştırma raporunda ise kazayı alkollü iki gencin yaptığının ismini vermek istemeyen kişilerce belirtildiğinin,ancak bu hususta da somut bir delilin bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketi, davacı aracının sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, sürücü değişikliği yapılmak istendiğini, rizikonun ihbar edildiği şekilde gerçekleşmediğini, bu nedenle ispat külfetinin yer değiştirdiğini savunmuş, mahkemece sürücünün sigortacının sorumluluğunu sona erdirecek hal ve şartlardan kurtulmak için olay yerini terk ettiği, davalının savunma haklarını kullanmasını engellediği, delilleri yok ettiği
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava dosyasında rizikonun teminat dışı kaldığına dair delil ve tespit yoktur. Kaza sonrası olay yerinin terk edilmesi de rizikonun teminat dışı kalması nedenlerinden değildir. Dosya arasındaki deliller ve kaza tespit tutanağına göre davacı aracının hasarlandığı sabit olup, rizikonun kasko sigortası geçerlilik süresi içinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Davalı sigortacı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden, olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu iddialarını somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya kapsamı itibariyle, sigortacı ileri sürdüğü hususları ispat edebilmiş değildir.
O halde, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.