YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23026
KARAR NO : 2014/19167
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
MAHKEMESİ : Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2011/73-2013/135
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline ait, davalılardan S… J… Sigorta A.Ş’ye kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın davalı M.. K..’nın sevk ve idaresinde seyir halinde olduğu sırada kar yağışı nedeniyle kayganlaşan yolda kayarak sinyalizasyon direğine çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 5.360,15 TL’nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı S…. J.. Sigorta A.Ş. vekili mevcut kazanın iddia edilen yerde, zamanda ve şekilde meydana gelmesinin olanaklı olmadığını belirtip, hasar miktarına vefaize itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. K.. cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre davalı So.. J.. Sigorta A.Ş. hakkında açılan davanın, kazanın belirtilen yer ve zamanda meydana gelmediği bu şekilde sigortalının doğru ihbarda bulunma mükellefiyetine uymadığı bildirilerek reddine, davalı M.. K.. aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile 5.281,00 TL tazminatın 23.2.2009 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı M.. K..’dan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketi hakkında verilen red kararına yönelik olarak temyiz edilmiştir
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu ve araçtaki hasarın poliçe yürürlük süresi içinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması vey aaracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. (HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; resmi görevlilerce tutulan görgü ve tespit tutanağına göre, hasar ihbarı üzerine kazanın olduğu yere gidildiğinde, refüj üzerinde bulunan ışıklı işaret levhasının yere düşmüş kırık vaziyette olduğu, polis merkezi önünde bulunan aracında ön tamponunun kırık, iki taraf hava yastıklarının açılmış bulunduğu ve sol ön teker jantında ezikler olduğu tespit edilmiştir. Kaza sırasında aracı kullanan diğer davalı M.. K.. da ceza soruşturması sırasında verdiği hazırlık beyanında, trafik işaretlerinin bulunduğu noktada kar yağışı nedeniyle aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek sinyalizasyon direğine çarptığını, çarpma nedeniyle kaldırıma çıkan aracı yola indirdiğini ve polis merkezine giderken polisin kendisini durdurduğunu bildirmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili ise aracın hasarlı haline ilişkin fotoğrafları ile olay yeri fotoğraflarına göre, dava konusu araçtaki hasarın trafik direğine çarpılması sonucu oluşamayacağını bildirmiştir. Mahkemece, davalı sigorta şirketinin bu savunmasının bilirkişi raporu ile doğrulandığı belirtilerek davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı araç sürücüsü hakkındaki davanın ise kısmen kabulüne karar verilmişse de, davalı sigorta tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı davalı üzerinde bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, resmi görevliler tarafından düzenlenen görgü tespit tutanağı ve araç sürücüsü olan diğer davalının ceza soruşturması sırasındaki hazırlık ifadesi ile dosya arasındaki fotoğraflara göre sigortalı araçta kasko sigortası geçerlilik süresi içinde bir hasarın oluştuğu sabit olup, rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği yönündeki iddianın ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden davalı sigortacıdadır. Dosya kapsamı itibariyle, davalı sigortacının iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı, dava konusu hasarın kasko teminat kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
O halde, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz nedenlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.